16 Mayıs 2008 Cuma

KIRIK KALPLER

Büyük Umutlar'daydı sanırım. Elini tutup göğsüne götürür ve sorar:

- Bu ne biliyor musun?
- ...
- Bu, kalbim... Ve kırık!..


Bunun duygusunu yaşamak hep tercih edilendir... Oysa yaşlı kadının "Aman allahım! Aman allahım! Ben ne yaptım böyle?!" duygusunu da yaşamalı bazen... Kalp kırdıktan sonra artık yapacak bir şey olmadığı için; sadece yokmuş, hiç olmamış gibi davranmaya çalışırız ve unuturuz, unutmaya meyilli dururuz...

Nasrettin Hoca'nın testi kırılmadan oğlunun ensesine tokadı indirmesi gibi bir çözüm işe yarar mı:

- Bir gün kalbini kıracağım. Gerçekten kıracağım... Bunu planladığım için söylemiyorum... Yapacağımı bildiğim için söylüyorum... Ve yaptığımda, muhtemelen farkında olmayacağım. Farkında olduğumda... Çok geç olacak. Bu konuşma da fayda etmeyecek o zaman ama en azından hatırla... Beni; kalbini kırışımla değil, bunun için aylar, yıllar öncesinden özür dileyişimle hatırla... Bir gün kalbini kıracağım, beni affet!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder