21 Mart 2008 Cuma

ZAMAN AŞIMI

Çehov'un Sevgili Doktor'unun ardından kendi oyunumuzu yazma / oluşturma fikri çıkmıştı birdenbire. Değer, Deniz, Ceren, Doğan ve ben... Sanırım beyin takımı buydu. Bir süre yazılmış oyunları araştırdık. Sonra, kimden çıktıysa; biri, "hadi bir şiiri tiyatroya çevirelim" dedi. Bu sefer de şiir araştırmaları başladı. Sonunda Hasan Hüseyin'in Zaman Aşımı'nda karar kılındı.

Şiirin hikayesine paralel, darbe yıllarını çağrıştıran bir sağ / sol çatışması hikayesini "aşk" teması üzerinden anlatmaya karar verildi. Hiç mi düşünülmedi, yoksa sonradan vaz mı geçildi, tam hatırlamıyorum ama oyunun 'sözsüz' (diyalogsuz, monologsuz) olmasına karar verildi. Duyguları ve durumları güçlendirmek için de sahnenin bir köşesine bir şarkıcı ve gitarist kondu. Gitarist Çağlar, şarkıcı Ceren'di. Değer, şiiri okuyan 'anlatıcı'; Deniz, Seda, Doğan, Çağatay ve ben de oyunculardık...

Oyunun konusu kısaca şuydu: Çağatay'la Deniz iki sevgilidir. Bendeniz Çağatay'ı öldürürüm. Doğan bu cinayete tanık olur ama tehditlerim sonucu susmak zorunda kalır. (Solcu bir grubun arasına sızmış bir faşistimdir ben ve bu süreçte Deniz'e aşık olmuşumdur. Görevim grubun lideri Çağatay'ı saf dışı bırakmaktır. Onu hem bunun için, hem de Deniz'e olan sevgimden öldürürüm) Deniz'in yas günlerinde yanında olur ve önce güvenini, sonra sevgisini kazanırım. Bu cinayet ortaya çıkmaz ve kötü adam sonunda muradına erer. Deniz Çağatay'ı unutur...

Oyun tek perdelik bir oyundu. Yanlış anımsamıyorsam da 45 dakika ile 1 saat arası bir süresi vardı. Bu süreye şarkılar dahildi ki 5 ila 6 şarkı anımsıyorum ben (Bu kalp seni unutur mu?, Basit basit basit, Ben gidersem ruhum sen kal dünyada vs.)

Oyun, ilk olarak derslerden yırtabildiğimiz kadar yırtabilmek için hazırlandı ki sahneye konulup konulmaması çok da umrumuzda değildi (en azından bazılarımızın). İlk temsilimizi '97 yılında yapmıştık. (Pek emin değilim ya, 98'de Şişli Terakki Lisesi'nin 3. Gençlik Tiyatroları Şenliği'ne katıldığımıza göre, bundan bir yıl önce oynamış olmalıyız ilk oyunumuzu) Oyunun sonunda, izleyicilerin büyük bir çoğunluğunun göz yaşı döktüğünü gördüğümüzde, "galiba doğru bir şeyler yapabilmişiz" demiştik. İkinci, hatta üçüncü ve son oyunda da benzer sahnelerle karşılaşınca hoş bir gurur yaşamıştık...

98'de Leyla Hoca'nın (Leyla Kara) ön ayak olmasıyla yarışmaya katılmaya karar verdik. Ama o sırada okulumuz bina değiştirmişti. Bizim tiyatro salonumuz da eski binada kalmıştı ve yeni binamızda böyle bir yerimiz yoktu. Oyunu sahneye koyacak bir yere ihtiyacımız vardı ve Ahmet Hoca, Büyükçekmece Bedia Muvahhit Tiyatrosu'nu (kendi özel tiyatrosuydu, Sevgili Doktor'u da orada oynamıştık) bize sundu. Biz de Zaman Aşımı'nı ilk kez gerçek bir tiyatro sahnesinde oynadık. Leyla Hoca da, Ahmet Hoca da oyunumuzun bir tiyatro oyunu olarak görülüp görülmeyeceğinden şüpheliydiler jüri tarafından. En kolay tanımla 'aykırı' bir oyundu Zaman Aşımı. Kabare, bale, pandomim arası bir şey...

Fakat jüri - ki sadece Orhan Kurtuldu'dan ibaretti- oyunumuzu beğendi ve değerlendirmeye alacağını söyledi. Yaptı da... Bize 'özel' bir ödül layık gördü ve şenliğin açılış günü dış sahnede(Şişli Terakki'nin bahçesine kurulacaktı, hava muhalefeti nedeniyle iptal edilmişti) oynamamızı teklif etti.

Şenlik sırasında Kadıköy Anadolu Lisesi'nde oynamamız için bir teklif aldık ve Zaman Aşımı'nın son temsili de, 98 haziran ayında Kadıköy Anadolu Lisesi'nde oldu...

Bütün kusurlarına rağmen, o yaştaki çocukların zekalarından ve yaratıcılıklarından beklenebileceklerin çok çok üstündeydi.* En azından yarışmaya katılan diğer ekiplerin kostümlerine harcadıkları kadar bir paramız olsaydı, çok daha iyi de olabilirdi...

Ekibi bir daha toplasak da rezil kepaze mi olsak diyorum arada kendi kendime...

* : Oyunun hikayesine burun kıvırabilirsiniz. Oyunculuktan zerre kadar anlamayan (Deniz hariç) bir grup veledin, baştan sona insanlara sıkılmadan izletebildiğini bildireyim buradan. Ki o yaştaki çocukların müfredata inat Hasan Hüseyin gibi bir şairin şiirini seçmeleri ve bundan bir tiyatro oyunu yaratabilmeyi başarmalarını küçümsemeyiniz lütfen!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder