24 Mart 2008 Pazartesi

Güzel Kadınlardan Kaçınmak

"Sık azıcık dişini, şunun şurasında
Mimoza olsa olsa on yıl daha sürer
güzelliğinin saltanatını; sonra
hoşafa döner, sen de kurtulursun
kasıklarını ağrıtan bu çin işkencesinden...

Hatırlasana, sekiz yıl evvelki beraberliğin
sırasında bile ufak ufak löngürdemeye
yüz tutmuştu selülit hazretleriyle
totosu... Şimdi kim bilir ne haldedir
ayın karanlık tarafındaki coğrafya...

Oh, neyse, bu düşünce içime sular
serpti... Bir an kendimi Maurice Ronet
gibi yakışıklı hissettim..."

Necdet Şen ( Değişim Rüzgarı'ndan )

İlk bakışta, güzelliği ayan beyan ortada olan; herhangi bir jüriye ya da kamuoyu yoklamasına, gazete, magazin oylamalarına gerek duymayan kadınlar, çoğunlukla ürkütücüdür.

Neden bilmem, sevgileri ve bağlılıkları hep tedirginlik uyandırır. Senden daha iyi, daha yakışıklı bir adam değildir o zaman tek rakibin. Böyle kadınlar tüm erkekliğe, erkeklere arz edilmişlerdir... Bunu bilirsin. Çünkü sen de böyle bir kadının bir kaç günlük, bir iki haftalık sevgilisi; hadi o da olmadı diyelim, sarhoş bir anında yanında bulunanlardan ve bundan istifade etmek için fırsat kollayanlardan biri olmak istersin. Ama asla sevgilisi değil! Hele kocası... Allah korusun!..

Diğer yandan, çirkin bir kadınsa en büyük işkencedir. Bırak hayatının sınırları içinde olmasını, seni çoook uzaklardan, dünyanın öbür ucundan karşılıksız sevse bile (aslında bunu dile getirmediği sürece sorun yoktur) saat başı falakaya alınmış gibi hissedersin kendini...

Güzel olsun, ama öyle ilk bakışta belli olmasın. Şu filmlerde, dizilerde gözlük takarak, saçlarını saçma sapan şekillere sokarak çirkinleşen kadınlar çok makbuldür. Senin yanında birdenbire dünya güzeline dönüşsün, sokağa çıktığında kimse yüzüne bakmasın...

Bir vakitler, herkesin yutkunarak izlediği bir güzellik tanışıklığımın yoğun olduğu bir arkadaşıma kur yapmaya başlamıştı. Bizim oğlan da doğal olarak, tüm prese ve baskıya rağmen; zaman zaman mola alarak, zaman zaman topu kendi sahasından yaratıcı taktiklerle çıkararak karşı koymuş ve güzellik abidesi hanım kızımız da bir yerden sonra vazgeçmek zorunda kalmıştı. Biz olayların seyri sırasında o civarda bulunmadığımızdan, meseleyi sonradan öğrenmiş ve toplu halde "geri zekalı!" diye bir tepki vermiştik. Arkadaşsa kendini tek bir cümleyle haklı konuma getirmeyi başarmıştı: "Aşık olmayacağımı bilsem neden olmasın ama severim ben o kızın..." Biz olsak ne yaparmışız peki? "Tabii ki senin yaptığını" demiştik...

Tam olarak böyle bir konumdan mı bilmiyorum ama yıllar evvel ben de böyle bir red ile karşılaşmıştım. "Seni seviyorum" dediğimde, hiç düşünmeden "Bence yalan söylüyorsun" diyerek reddetmişti beni söz konusu şahıs. Yalan söylemediğimi ispat etmek istediğimi söylediğimdeyse hiç düşünmeden kapatmıştı konuyu: "Sana inanmıyorum, inanmayacağım!"

Bir kaç gün arayla, en güzel kız arkadaşlarıma dair sıralamalarını yaptı iki arkadaş. Her ikisinin listesinde de ilk sırada olan kişiyi, tabii ki "çok güzel" olduğundan kısa zamanda terk etmiştim. En baştan o kadar güzel olduğunu farketseydim, hiç başlamayabilirdi de o ilişki.

Hastalıklı bir tutum gibi gelebilir sana bunlar ey sevgili okur; ama karanlık taraflarına cesurca sokulduğunda, sen de bunları anlayacaksın!

Herkes aldatılmaktan dehşetle korkar. En öldürücü silahıdır insanın bu. Bu uğurda verilen şehitler, tüm savaşlarda ölenlerden kat kat daha fazladır...

Herkese iyi günler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder