1 Nisan 2008 Salı

Bir Zamanlar Ben...


"It's true, I have killed people, Mr. Bailey.
Sometimes to defend myself. Sometimes for money.
You see, Mr. Secretary... ...I have a story also.
A little simpler than yours.
Many years ago I had a friend, a dear friend.
I turned him in to save his life... ...but he was killed.
But he wanted it that way.
It was a great friendship.
It went bad for him, and it went bad for me too.
Good night, Mr. Bailey.
I hope the investigation turns out to be nothing.
It'd be a shame to see a lifetime of work go to waste."
Sonuçta, en sonunda, tek bir kişiye yazarız her şeyi. Tek bir kişiden ilham alarak değil, tek bir kişi okusun diye. O kişi öyle alelade biridir ki, belki de varlığından bile haberdar olmayız bir ömür boyu. Ama ona yazarız. Ona söyleriz sözlerimizi. Bir Zamanlar Amerika için o bir kişi benim belki de...
"Sönmüş ateşi yakamazsın deme, yakarım!" demişti yıllar önce Bakırköy tren istasyonunda bir ayyaş. Poşetindeki dört tuborgu benimle paylaşmak istemişte de, ben belki yıllarca göremeyeceğim sevgilimi düşünüyordum o ara. Biraz evvel yanından ayrıldığım kadın 'sus!' demişti bana... Bu yüzden geçiştirmiştim o ayyaşın konuşma isteğini. Yinede unutmamıştım söylediği hiçbir şeyi... O akşamdan bin akşam sonra, yapayalnız, kendi kendime şunları söyledim: "Söndüremeyeceğin ateş yok sanma! Sen yangınsan, ateş ne yapabilir ki sana!"
Noodles, hayatımın dersini vermişti bana. "İyi akşamlar Mr. Bailey!" diyebilmemi sağlamıştı. "Evet, öldürdüğüm insanlar oldu. Bazen kendimi korumak için, bazen sadece düşüncesizlikten. Benim de bir hikayem var, tıpkı sizinki gibi... Bir zamanlar çok sevdiğim bir kadın vardı, dostum dediğim onlarca insan... Canımı yakmaktan korktukları için ölüme terkettiler beni. Ben de öldüm... Yavaş yavaş... Acılar içinde... Hiç gereği yoktu aslında. Tılsımım vardı benim, kurşunlara karşı. Şakağıma dayadıkları tabancanın tetiğine bassalardı... Hiçbir şey olmayacaktı... Kaldı ki, basmadıklarında da öleceğimi biliyorlardı. Ve öldüm... Öldüğümde gelip ardı ardına bastılar tetiğe... Dirilirim mi sanmışlardı... Hayır, Mr. Bailey! Dirilmedim... Ben de tıpkı sizin gibi ölü olarak kaldım... İyi akşamlar Mr. Bailey! Dilerim her şey gönlünüzce olsun..."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder