27 Nisan 2008 Pazar

"Geliyorlar be Yusuf!"

"Gidiyorlar be Yusuf'um!" Biliriz. İyi biliriz biz bunu... "Siktir et!" Şimdilik şurada dursun uslu uslu. Biz seninle gitmeyenleri konuşalım. Serüvenlerimizi birbirine tokuşturalım. Kırılmasın ama hiçbiri. Alexander Supertramp'i yanlış anlayalım ne çıkar! "Öyle de kardeşim, yatılmaz mı şu kızla da yahu?!" Yok. Yok. Adam dibine kadar haklı! Önce, cinsel organlarımıza dönmeliyiz sırtımızı... Köpeklik hep orada başlamaz mı?..

Ne çıkar? Söyle, ne çıkar çıkarmaya kalksan cebinden; kusmaya kalksam, midemden ne çıkar? Ortaya saçmayalım durduk yere, oda yeterince dağınık zaten. Sen söyle ben sana, ben söyleyeyim sen bana inanalım... "Yok. Dönmeyelim oralarımıza sırtlarımızı" gel, bir süre daha adamdan sayılmayalım. Bu kez, gerçekten koşalım kadınların peşinden. Koşarmış gibi yapmayalım bir kez olsun.

Sevilmişliğimiz kafi, sevişmişliğimiz de... Bizi sevmesini talep etmeden sevelim hayatı. Ne kadar zaman kaybettik ki topu topu? Sen dersin "27 sene", ben "1,5'tan 2" Ortalamasını alalım: 14,5'tan 15 olsun ne çıkar...

Nazım da gelir, buluruz elbet sığınacak bir oda, bizi saklayacak kadar karanlık. Onur da alışmıştır artık, belki de bırakmıştır sızlanmayı bile... Yaza doğru, ona ve bize doğru da uzarız. Ayaklarından tavana asar, mutluluklarımızın boyunu öyle uzatırız, illa da gerekliyse... "Sahi, mutluluk değer mi tüm bunlara?"

"Neden?" diye sorarsın bana sen...

"Yüreğimdeki tüm çiçekleri sana kopardım" derim.

"Sen bana sor bir de..." dersin, sorarım. Yanıtın:

"Neden olmasın!"

Olsun artık değil mi... 'Ol'demeden olsun artık!..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder