27 Haziran 2008 Cuma

Yaz, hiçbir şey için doğru zaman değil...

Senin bütün kötü şiirlerini seviyorum. Seviyorum çünkü kötü şiirlere benzeyen kadınların hepsini. Nasıl ve nerede sürekli bir pazartesiye dönüşmüşsem öyle iniyorum merdivenlerden.

'Hava çok sıcak...' diyor kapının önünden geçerken bir kadın; 'İyi ki sıcak...' diyorum, sigaramdan bir nefes alırken dalıp gittiğim bacaklarına göz kırparak. Terlemiş bilekleri. Nasıl olmuş ki bu?..

Yazları sevmeye halim olmadı hiç. Yazlar, geçip gitmek için var oldular ve olacaklar bundan sonra. Geçen yazdan önceki yazın ne de güzel geçip gittiğini hatırlıyorum. Melankoliye fazla gelemem, hemen bu mevzuyu kapatıyorum...

Kapalı kepenklerin önünden gelip geçtiğim sokaklarda, acemi bir kaptan gibi yalpalatıp durmuştum hayallerimi. Hiçbir yere varamadan hiçbir şey olamayacaktım, sarhoş olup günü kurtardım yıllar boyu...

'Sarhoşa güvenmeyeceksen kime güveneceksin...' demişti. 'Tamam.' dedim, 'Şişirme kafamı. Bas gaza! Vaktimiz gelmeden ölmeyeceğiz nasılsa...'

Biri tozumu alsa öyle güzel olacağım ki...

***

Mahkemeye çıktım. Hakim bana altı aylığına oyun salonlarını yasakladı. Kahvehane, bilardo salonu vs. Altı ay boyunca, her hafta sonu, cumartesi ya da pazar günleri kütüphaneye gitmem gerekiyor ayrıca... Günün hakimleri çok sevimli... Altı ay sonunda, bana bu cezayı veren hakime ağır bir dosya sunmayı düşünüyorum: Tek Ayak Üstünde Öyküler, Şiirler, Denemeler...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder