2 Haziran 2008 Pazartesi

NEŞRİYAT HATIRALARI

Özgür'ün düğünü için Edirne'ye gittiğimde;Özgür'ün, o güne kadar tanışmadığım arkadaşlarından biriyle karşılaştım... Özgür'ü Fethiye'den tanıyan biri. Ama bizim Eskişehir hatıralarımızın ilk yarısında o da Eskişehir'de öğrenciymiş. O zamanlar tanışmamış olmamız ilginç...


Ne oldu ne bitti bilmiyorum ama bir şekilde laf Kayra'ya geldi. "Aaa. Ben okudum onu." dedi, yeni tanıştığım arkadaş,"Hele bir kapağı vardı...Hiç unutmam! Adam elinde şeyini tutuyordu..." Bu konuşma 2008 yılının Mayıs ayında yapıldı. Elinde penisini tutan o adamın kapağında olduğu sayımız ise Mart 2001'de çıkmıştı... İlk sayımızdı!


İlk sayının kapağı konusunda hiçbir tereddütümüz yoktu. Yusuf da, Onur da, ben de Nazım'ın çizdiği o kapağın altına imzamızı atmıştık. Sonraları, her kapakta en az bir penis olunca zaman zaman mızmızlandığımız oldu... Nazım sonunda bizi şaşırttı ve penissiz bir kapağa imza atarak Kayra'nın anlamını penis sananların da aklını karıştırdı...


Yıl '98. Deliler gibi aşığım... Sevgilime şiirler yazıyorum durmadan. Ama o her seferinde, utana sıkıla hatta rahatsız olarak okuyor şiirleri... Sonunda ağzındaki baklayı çıkarıyor:"Ne zaman bu şiirleri okusam gözümün önüne kızıl saçlı bir kız geliyor..." Sevgilim tabii ki kızıl değil...
İlerleyen aylarda; sıkkın pıkkın yanıma geliyor bir gün..."Şeyy..." diyor,"Senin adına bir söz verdim..."


Dershanede bir kızın Kybele okuduğunu farkediyor. Ben de Kybele'de şiirler yayınladığım için merakla kızın yanına gidiyor. "Merhaba." diyor,"Kybele mi okuyorsun?" "Evet." diyor diğer kız. "Kimleri seviyorsun?" diye soruyor sevgilim. Kız hiç düşünmeden "Güray Onok" diyor...Hafif yüzü kızarıyor sevgilimin. Söylesem mi söylemesem mi diye düşünürken, ağzından çıkıveriyor birden "O benim erkek arkadaşım." "Hadi ya..." diyor diğer hatun. "Ben ona hayranım. Benimle tanıştırır mısın?" Sevgilim de kıramıyor kızı "Tanıştırırım" deyiveriyor...


Bunu bana söylediğinde uzun uzun gözlerine bakıyorum. Çünkü; bu işin altından, başıma bela almadan çıkabilme olasılığım ne kadar, merak ediyorum...Evet. Kesinlikle bundan yana değil..."Yok." diyorum,"Ben sevmem böyle şeyleri..." Israr ediyor, kıramıyorum...
'Bari' diyorum,'Çirkin bir şey çıksın da...Başım derde girmesin.' Kıskançlık krizleri, yeni yeni buluşmalar...Aman bir de, o da şiir miir yazıyorsa, yandık...


Bir gün dershaneye bırakırken sevgilimi kızla da tanışacağım...Dışarıda bekliyorum. Çağırıp gelecek... İkisini kapıdan çıkarlarken görünce başımdan aşağı kaynar sular boşalıyor... 'Hayalindeki kadını tarif et.' deseler... Aman allahım! Ben bile bu kadar güzelini hayal edemem... Kıpkızıl saçlar, bembeyaz bir ten, omuzlardan boyna doğru çıkan tek tük benler, yüzde belli belirsiz çiller, kiremit rengi dudaklar... O da ne!? Gözler yemyeşil... Bozuntuya vermeyeyim derken kıza tam snobluk yapıyorum... 'Ne yapıyorsun salak?!' dese de içimden bir ses, ben kasabın ciğerine hayran hayran bakan bir kedi değilim... N'apıyım? Aşığım işte... Hayallerimin kadını bile sevdiğim kadını kırmama neden olamaz... Akşam çıkışta alıyorum sevgilimi... Gözleri ışıl ışıl... "Neden o kadar soğuk davrandın ki!?" diyor ama içindeki kadınlık gururu yeni cilalanmış bir araba gibi parıldıyor...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder