15 Temmuz 2006 Cumartesi

İKİ TÜR İNSAN VARDIR

O çok sevdiğim filmde sürekli tekrarlanıyordu bu cümle: “İki tür insan vardır.” Evet, gerçekten de iki tür insan vardır.

Hayata neresinden baktığımıza ya da hayata bakıp bakmadığımızla ilgili olarak durmadan ikiye ayırabiliriz insanları: mutlu olanlar ve mutlu olmaya çalışanlar, kadınlar ve erkekler, çocuklar ve büyükler, çalışanlar ve çalışmaktan nefret edenler, düşenler ve kalkanlar, gidenler ve gelenler vs. vs.

Bana soracak olursanız, cevabım, ‘Aşka hükümlüler ve İşe hükümlüler’ dir…

İş deyip kesip atmamak lazım. Bir çoğumuz hayatımızı idame ettirmek için sevmediğimiz işlerde çalışırız, ben onu kastetmiyorum. Eninde sonunda yapmak zorunda kalacağımız; -ister sevelim, ister sevmeyelim ki zaten analarımızın babalarımızın büyüklerinden duydukları gibi: ‘Evlendikten sonra seveceğiz nasıl olsa’- yaptıktan sonra mecburen bir evlilik bağı kuracağımız işlerden bahsediyorum.

Bir taraftan bakınca, iş koliklik sıkıntı verici gibi geliyor; ama diğer taraftan, yapacak başka bir şeyi olmayanlar için, yani mutlu bir evlilik yapamayacak, torun torba besleyemeyecek, sevmediği işlerde çalışmaya boyun eğmeyecek kişiler için ‘ölüm bizi ayırana kadar’ birlikteliğidir. Zaten günümüz emeklilik ve kayıt dışı iş gücü koşullarında bugünden sonra bir hayal değil mi emeklilik?..

Ben kendimi bu ikinci sınıf insan kategorisine koyuyorum. Sike sike bir ya da birkaç baltaya sap olma zorunluluğum var ve bu zorunluluğun ağrıttığı kaslarım, çökerttiği gözlerim, meşgul ettiği beynim bu durumdan hoşnut.

Diğer insanlar daha basit yaşasın diye suyu bulandıranlar kısmına çoktan kaydımı yaptırdım. Yöntemlerim ve statüm zaman içinde açıklığa kavuşacak ve ne kadar rahatsız edici olursa olsun onları da gözlerinizin önüne sereceğim…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder