19 Mayıs 2006 Cuma

Sahibinden az kullanılmış, ham metinler

SEVİŞMELER

Bir kadın ve bir erkek en fazla ne kadar yakın olabilirler birbirlerine. Bir erkeğin kadının içindeki boşluğu doldurduğu o anda, neden genellikle kapalıdır gözler? Görmek istenilmeyen nedir? Erkeğin kaslarında oluşan gerilim ve kadının tüm sınırlarını açtığı o an, iki coğrafya bir coğrafyaya neden dönüşmez. Dönüşür mü yoksa?

En uçuk dostlarımdan biri sevişmek üzerine şunu demişti:”Sevişmek döviz kuru gibi bir şeydir. Kimin para birimi daha değerliyse, onun istediği şekilde sevişilir.” İşin özeti, kim daha az istekliyse onun kuralları önemlidir.

Ne kadar yadsımaya,yanlış çıkarmaya çalışırsak çalışalım;sevişmek,bir alış veriştir. Serbest piyasa ekonomisi geçerlidir. Açılan sınırlardan gümrük vergisi alınır. Kadın genellikle, sadakat ve aidiyet olarak ister bu vergiyi. Erkekse, sahip olduğunu sandıklarının kölesi haline gelir.

Tüm erkekler bir noktada Al Bundy dinine geçerler.(Bunun tarihsel gelişimi şu şekilde olur; ilk sevişme / am salaklık / seks gurmeliği / ülserden sebep yağsız, tatsız, tuzsuz yemekler / Al Bundy’lik) Al Bundy karısına şöyle seslenir bir bölümde:”daha geçen noel seviştik. Neden her noel sevişmek zorundayız ki.” Al Bundy’ye göre,zaten kocalar çalışıp eve para getirirken bir de üzerine sevişme işkencesi çekmek zorunda olmamalıdırlar. Karısıyla sevişmektense ölmeyi bile yeğler. Kadınsa (ki kırmızı kafalı bir şeytandır ona göre) erkeği bir şekilde kandırır ve elde eder. Bunun yolu da tabii ki mideden geçer.

Al Bundy şüphesiz karikatürize edilmiş bir karakterdir. Yinede erkeklerin bir noktadan sonra buna yakın bir noktaya geldikleri söylenebilir. “Ölümdür biraz hep aynı yatakta/aynı kadınla sevişerek sabaha varmak” der Ahmet Telli. Sevişilen kişi değişse de bir noktada aynılaşır. Yani eskilerinizi getirin yerine yenilerini verelim görüşü hiçbir şeyi çözmez. Üstelik kadınlar sevişmeleri hep ödenen bir diyet, fedakarlık ya da bedel olarak görür. Bunun yerine bir de vergi almadan,sadece sevişmek için sevişmeyi deneyelim. Peki kim buna ‘evet’ diyecek.

Dilerim bunu yaşayacak kadar şanslı olursunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder