25 Aralık 2014 Perşembe

Kocakarı ile Ömer - Mehmet Akif Ersoy




Kocakarı ile Ömer - Mehmet Akif Ersoy



Kocakarı ile Ömer
Yaşlı karı ileÖmer
Üstâd-ınecîbim Ali Ekrem Bey'e
Necip üstadım Ali Ekrem Bey'e
Yok yaAbbâs'ı bilmeyen, kimdi?...
Osahâbîyi dinleyin, şimdi:
Abbas'ı bilmeyen,yoktur ya, kimdi?...
O sahâbîyi dinleyin şimdi:
"Bir karanlık geceydi pek deayaz...
İbni Hattâb'ı görmek üzre biraz,
Karnlık bir geceydi, pek de ayaz...
Hz. Ömer'i görmek üzere biraz,
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
Aradan geçmemişti çok da zaman,
Az ilerden yavaşça olduiyân,
Aradan geçmemişti çok da zaman,
Az ilerden yavaşça oldu ayan,
Zulmetin sînesindeukdegibi,
Ansızın birmüheykel a'râbî!
Karanlığınsinesindedüğümgibi
Ansızın, heykelleşmiş arab ,
Bembeyaz birridâiçindegarîb,
Geliyormuttasılmehîbmehîb.
Bembeyaz bir hırka içinde garib,
Geliyorsürekli, heybetliheybetli.
Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;
Durmadan karşıdanselâmlaştık.
Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;
Durmadan, karşıdanselamlaştık.
Düşünürkenselâmalan sesini,
Oheyûlâuzandı tuttu beni
Düşünürken selam alan sesini,
Ohayaletuzandı, tuttu beni;
Bir de baktım,Ömerdeğil mi imiş?
YâÖmer! Böyle geç zaman, bu ne iş?
Bir de baktım, Ömer değil mi imiş?
-Ya Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iş?
- Şumahallâtı devre çıkmıştım...
Gel beraber, benimle, üç beş adım.
-Şumahalleleridolaşmaya çıkmıştım...
Gel beraber, benimle üç beş adım.
Nesadâvar, ne bir yürürbîdâr;
Uhrevîbir sükûn içindecivâr.
Nesadavar, ne bir yürüruykusuz;
Ahiret gibibir sükun içinde civar
Ömer olmuş gezer,sıyânet-i Hak...
Şu yatan beldenin huzuruna bak!
Ömer olmuş gezer, Hakkın koruyucusu...
Şu yatan beldenin huzuruna bak!
Osemâlar kadar yücelmiş alın,
Çakarak sînesindenâfâkın,
Osemâkadar yücelmiş alın,
Çakarak sînesindenufukların,
Bir zaman sönmeyennigâhıyle,
Necm-i sâhirde sanki birhâle!
Bir zaman sönmeyenbakışıyla,
Uykusuz yıldızlardasanki bir hale!
Duruyor her evin önünde Ömer,
Dinliyorbî-haberiçerdekiler
Duruyor her evin önünde Ömer,
Dinliyor,bir haberiçerdekiler.
Geçmedik enharâbbir yapıyı,
Yokladık sağlı sollu her kapıyı.
Geçmedik enyıkıkyapıyı bile ,
Yokladık sağlı sollu her kapıyı.
Geldik artıkMedînehâricine;
Birçadırgördü, durdu kaldı yine.
Geldik artıkMedine'nin haricine;
Birçadırgördü, durdu kaldı yine.
Ocakbaşında oturmuş birihtiyarcakadın.
"Açız! Açız!" diyeferyâdeden çocuklarının,
Ocakbaşında oturmuşihtiyarcakadın,
"Açız! Açız!" diye feryat eden çocuklarının,
Karıştırıp duruyorken pişennevâlesini;
Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:
Karıştırıp duruyorken pişenyemeklerini
Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:
- Durundu yavrularım, işte şimdicek pişecek...
Fakat nehâlise bir türlü pişmiyordu yemek!
-Durun yavrularım, işte şimdicik pişecek...
Fakat,nedense,bir türlü pişmiyordu yemek!
Çocukların yeniden başlamıştınâleleri...
Selamı verdi Ömer, daldıâkıbetiçeri.
Çocukların yeniden başlamıştıinleyişleri...
Selamı verdi Ömer, daldısonundaiçeri.
Selamı aldı kadın pekbeşûşbir yüzle.
- Bu yavrular niçin, ey teyze, ağlıyor, söyle?
Selamı aldı kadın, pekgülümserbir yüzle.
Bu yavrular, niçin ağlıyor ey teyze, söyle?
- Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...
- O halde, neden ? biraz yemek komuyorsun?
-Yemek mi?
-Çömleği sen,
-Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...
-O halde, neden biraz yemek komuyorsun?
-Yemek mi?
Çömleği sen,
-Tiridmi zannediyorsun? İçinde sâde su var;
Çakıltaşıyla beraber bütün zaman kaynar!
Et yemeğimi sandın? İçinde sadece su var;
Günboyu,çakıltaşlarıyla beraber kaynar!
Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
- Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, yadayın...
Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
-Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, yadayın...
-Tek erkeğin de mi yok?
- Hepsi öldü...
- Kimsem yok.
- Senin midir bu küçükler?
- Torunlarım.
- Ne de çok!
-Eşin, kocan da mıyok?
-Hepsi öldü...
-Kimsem yok.
-Senin midir bu küçükler?
-Torunlarım.
-Ne de çok!
Adam,Emîregidip söylemez mi hâlini?
- Ah!
Emîreöyle mi? Kahretsinan-karîbAllah!
Adamhalifeyegidip söylemez mi durumunu?
-Ah!
Halifeöyle mi?En kısa zamandaonu kahretsin Allah!
Yakındarâyet-iikbâli ser-nigûnolsun...
Ömer, belâsını dünyâda isterim bulsun!
Talihinin bayrağıyakında yerle bir olsun...
Ömer, isterim ki, belasını dünyada bulsun!
- Ne yaptı, teyze, Ömer, böyleinkisâredecek?
- Ya benyetîmavuturkenEmîruyur mu gerek?
-Ne yaptı teyze, Ömer böylebedduaedecek?
-Ya, ben yetim avuturkenhalife(nin) uyuması mıgerek?
Raiyyetiz, ona bizlervedîatu'llâhız;
Gelip de bir aramak yok mu?
-Haklısın yalnız,
Bizler, onunhalkıyız, veonun yönetimine verilmş ilahi birer emanetiz;
Gelip de bir aramak yok mu?
-Haklısın yalnız,
Zavallının işi pek çok zaman bulup gelemez;
Gidip de söylememişsen ne haldesin bilemez
Zavallının işi pek çok, zaman bulup gelemez;
Gidip de söylememişsen, ne haldesin, bilemez
- Niçinhilâfeti vaktiyleeylemişti kabûl?
Sonunda böyleçürük özrükim sayarmakbûl?
-Öyleyse,halifeliği zamanındaniçin eyledi kabul?
Sonunda böyle birçürük özrükim sayarmakbul?
Zavallının işi çokmuş!... Nedir,muhârebemi?
İşitme sen decivârındainleyen elemi,
Zavallının işi çokmuş!.. Nedir (işi),savaşmı?
İşitme sen deetrafındainleyen kederi,
Medînehalkınıüryanbırak,Mısır'da dolaş...
"Gazâ!Gazâ!" diye git,soy cihânı, gel paylaş!
Medine halkınıçıplakbırak, Mısır'da dolaş...
Gaza! Gaza! diye git,dünyayı soy, (sonra)gel paylaş!
Çocukların bu sefer yükselinceferyâdı,
Kadın,tehevvürü artıkcünûna vardırdı;
Çocukların bu sefer yükselinceferyadı,
Kadın,köpürmeyiartıkçılgınlığavardırdı:
- Şunevhalar ki çıkar tâ bulutların içine,
Ömer!Savâik-i tel'înolur, iner tepene!
-Şuçığlıklar,ki çıkar, tâ bulutların içine;
Ömer lanet yıldırımlarıolup , iner tepene!
Yetîmin âhını yağmur duâsızannetme:
Osayhara'd-ı kazâdır ki gönderirademe!
Yetimin âhını, yağmur duası sanma:
Oçığlık, kaderin bir şimşek çakışıdırki, gönderiryokluğa!
- Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver...
- Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!
"Açız! Açız! Bize bir lokmacık olsun ekmek ver..."
"Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!
Gidip de söyleyeyim ha?Dilencilikyapamam!
Ömer de kim? benim ondankerîmadamdı babam,
Gidip de söyleyeyim ha? Dilencilik yapamam!
Ömer de kim? Ondan çok dahacömerttibenim babam.
Ölür deyüz suyudökmem sizinHalîfenize!..
Ömer vuruldu bu son sözle...
Haklısın, teyze!
Ölürüm de,yüz suyudökmem sizin halifenize!..
Ömer, vuruldu bu son sözle...
-Haklısın, teyze!
Avutçocukları, ben şimdicek gider gelirim.
Halîfeönde, bitik suçlu,münfa'il,nâdim;
Çocuklarıteselli et, ben şimdi gider gelirim.
Halife önde; bitik, suçlu,kırgın, pişman;
Ben arkasında,perîşan,çadırdan ayrıldık.
Sabâhakarşı biraz başlamıştı aydınlık.
Ben arkasında, perişan bir şekilde, çadırdan ayrıldık.
Sabaha karşı biraz aydınlık başlamıştı .
Köyünköpekleriejdermisâli saldırıyor,
Bırakmıyor bizi yoldan, fakat kim aldırıyor!
Köyün köpekleriejderha gibisaldırıyor,
Bırakmıyor bizi bu yoldan, fakat kim aldırış ediyor!
Medîne'nin dalarakmünhanîsokaklarına;
Dönüp dönüp hele geldikzahîreanbarına.
Medine'nineğri büğrüsokaklarına dalarak;
Döne döne hele ki vardıkyiyecek ambarına.
Halîfegirdi açıp, ben de girdim emriyle.
Arandı her yeri, birmumyakıpale'l-acele.
Halife açıp (ambara) girdi, ben de girdim emriyle,
Aradı her yeri, birmum yakarak alelacele.
- Şu tekçuvalunu gördün ya! Haydi yükle bana;
Butesti yağdoludur, elverir oyükde sana.
-Şu tek çuval unu gördün ya! Haydi yükle sırtıma;
Butesti (de) yağ doludur, elverir (artık) o yük de sana.
ÇuvalHalîfe'de, yağ bende, çıktıkanbardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
Çuval halifede, yağ bende, çıktıkambardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
Mesâfe, baktım, uzun;yükyaman; Ömer yaralı;
Dedim ki:
Ben götüreydim... Verir misinçuvalı?
Baktım, mesafe, uzun; yük ağır, Ömer ise yaralı;
Dedim ki:
-Ben alsaydım... Verir misin çuvalı?
- Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın:
Vebâli kendine âiddirİbniHattâb'ın.
-Hayır, değil yorulsa, ölse de yardım etme sakın:
Günahıkendine aittir Hattâboğlu'nun.
Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?
Yarınhuzûr-i İlâhide, kimseler Ömer'in,
Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?
YarınAllah'ın huzurunda, kimseler Ömer'in,
Şerîk-i haybetiolmaz, bugünlük olsa bile;
Evet,hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.
Zararına ortakolmaz, bugünlük olsa bile;
Halifeliği üstlenmeyeydivaktiyle.
Kenâr-ı Dicle'de birkurtaşırsa bir koyunu,
Gelir deadl-i İlâhîsorarÖmer'den onu!
Dicle'nin kenarındabir kurt kapsa bir koyunu,
İlahiadaletgelir de,Ömer'den sorar onu!
Bir ihtiyar karıbî-keskalır, Ömermes'ûl!
Yetîmi,girye-i hüsrânalır, Ömer mes'ûl!
Bir ihtiyar kadınkimsesiz mi kalır?Ömersorumlu!
Bir yetimhüsran gözyaşlarıseline mi kapılır? Ömer sorumlu!
Birâşiyân-ı sefâletbakılmayıpgöçse:
Ömerkalır yine altında, hiç değil kimse!
Yoksulluk-sefaletiçindeki bir yuva ilgisizlikten göçerse
Hiç kimse değil, altında yine Ömer kalır!
Zemînegadrile bir damla kan dökünce biri:
O damla bir kocagirdâbolur boğar Ömer'i!
Yeryüzüne; haksızlık ilebir damla kan dökünce biri:
O damla bir kocagirdapolur, gelir, boğar Ömer'i
Ömerduyulmada herkalbin inkisârından;
Ömerkoğulmada hermâtemin civârından!
Ömer duyulmadakırılanher kalbin bedduasında;
Matemlere bürünmüşher yerden Ömer'dir kovulmada!
Ömer Halîfe iken başka kim çıkarmes'ûl?
Ömer ne yapsın, İlâhî, beşerzalûmücehûl!
Ömer halife iken başka kimsorumlututulur?
Ömer ne yapsın, Ey Allah'ım, insan nefsine çokçazulmeden(zalum), ve ne çokbilmez(cehul)dur!
Ömer'den isteniyor beklenenMuhammed'den...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın bubârı sırtınasen?
Muhammed'den beklenen Ömer'den isteniyor ...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın buyükü sırtınasen?
- Sen almasan acaba kim gelip de senden iyi,
İdâreeyliyecek düştüğün buma'rekeyi?
-Sen almasan, acaba kim gelip de senden iyi,
Yönetebilecek, içine düştüğün bumücadeleyi?
Evet,adâleti "mutlak" hayâl edersen eğer,
Ömerdeğil ya ne olsan bırak ki hepsiheder!
Evet, adaleti"mutlak adalet"gibi düşünürsen eğer,
Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsiboşa gider!
Beşer,adâleti "mutlak" tahayyül eylerse,
Görür ümîdinimahkûmher zamanye'se.
İnsanlık, adaleti "mutlak" olarak düşünürse,
Ümidini, her zamanmahkum olarak görür,ümitsizliğe.
Sen eyÖmer, nemeleksin, ne biremîr-i zalûm...
Fakat elinde ne var?Fıtratenbeşermazlûm!
Sen eyÖmer, ne meleksin, ne bir (kendi nefsine zulmeden) emir-i zalum...
Fakat elinden ne gelir?İnsan, yaradılışından ötürü mazlum.
Görürbürûc-i semânın bütünsitâreleri,
Zalâmiçinde,yük altındainleyenÖmer'i!
Görür,gökyüzü burçlarındakibütünyıldızlar,
Karanlıkiçinde,yük altındainleyen Ömer'i!
Huzûr-i Hakk'açıkarken bu unlucebhenle,
Değilzemîni, getirşâhid âsümânıbile!
Allah'ın huzurunaçıkarken buuna bulanmış alnın ile,
Değil yeryüzünü,gökyüzünübiletanık tut!
- Uzak mı yol? Daha çok var mı?
- Ancak üç beş adım.
Mecâli kalmamış artık zavallının...
Baktım:
-Uzak mı yol? Daha çok var mı?
-Ancak üç beş adım.

Gücükalmamış artık zavallının...
Baktım:
Olanca azminicebr eyleyip, nefes nefese;
Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin belâ ne ise!
Olanca azminizorlayıpnefes nefese;
Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin bela ne ise!
Sokulduhaymeye, indirdi arkasından unu:
- Bırak datestiyi yerleştirin kenâra şunu.
Sokulduçadıra, indirdi sırtından unu:
-Bırak da testiyi yerleştirin kenara şunu.
Hemen çakılları çömlekten indirip attı,
Uzandı testiye, yağ koydu, sonra un kattı.
Hemen çakılları çömlekten indirip attı;
Uzandı testiye, yağ koydu, sonra un kattı.
Oturmak istedi, lâkin belâya bak ki:Ocak,
Hemen sönüp gidecek...
- Teyze, yok mu hiç yakacak?
Oturmak istedi, fakat belaya bak ki: Ocak,
Hemen sönüp gidecek...
-Teyze, yok mu hiç yakacak?
Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;
Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.
Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;
Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.
Ocak tüter, Ömer üflerzefir-i hârıyle;
Zemînilihye-i beyzâyıtârumâriyle,
Ocak tüter, Ömer üflerateşli nefesiyle;
Yeri,darmadağınık beyaz sakalıyla,
Sücûd tavr-ı huşû'unda,muttasılsüpürür;
İçinde rûhu yanar,cebhesinde ter köpürür!
'İnanç ve huşu içinde secde edercesine'''devamlısüpürür;İçinde ruhu yanarken, alnında ter köpürür!
Dönermuhît-i nigâhında tûde tûde duman;
Bulut geçer gibinecminhıyat-ı nûrundan!
Bakışlarının çevresindeküme kümedumanlar döner;
Önünden','yıldızların nurdan iplikleribulut gibi geçer!
Ocak tutuştu, yemek pişti;
- Var mı teyze kabın?
Getir de indirelim...
- Var büyükçe bir kap, alın.
Ocak tutuştu, yemek pişti;
-Var mı teyze kabın?
Getir de indirelim...
-Var büyükçe bir kap, alın.
Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekliyecek!
Ömer çocuklara bir biryedirdiüfliyerek
Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekleyecek!
Ömer çocuklara bir biryedirdi üfleyerek!
Kesildihaymedemâtem, uyandırûh-i sürûr;
Çocuklar oynaşıyorlar, kadınferîh ü fahûr.
Çadırdaüzüntü son buldu, başladı neşeli ruh hali;
Çocuklar oynaşıyorlar,kadın ise mağrur ve sevinçli.
Ömerbu âlemi gördükçegaşy içindeydi...
Dedim:
- Sabâh oluyor kalkalım...
- Evet, haydi!
Ömerbu âlemi gördükçekendinden geçmekteydi...
Dedim:
-Sabah oluyor kalkalım...
-Evet, haydi!
YarınEmâret'e gel teyze, öğleyin beni bul;
Emîr'e söyleriz elbette hayr olur me'mul.
Yarınyardım vakfına gel, teyze, öğleyin beni bul;
Halifeyesöyleriz, elbette bir hayır umulur
Yüzü gülmüştü teyzenin, baktık,
Biz de çıktık vedâ edip artık.
Yüzü gülmüştü teyzenin baktık,
Biz de çıktık veda edip artık.
Hiç görünmeksizin gelip geçene,
Doğru indik Halîfe'nin evine.
Hiç görünmeksizin gelip geçene,
Doğru indik Halife'nin evine.
"Şimdi nerdeyse gün doğar, kalıver."
Diye, koyvermiyordu, çünki, Ömer.
"Şimdi nerdeyse gün doğar, kalıver"
Diye, koyvermiyordu, çünkü, Ömer.
Etti az sonrasubh-i velveledâr
Uyuyan şehrikâmilen bîdâr
Az sonrasabahın gürültüsü
Uyuyan şehritamamen uyandırdı.
Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.
- Galiba, teyze, uykusuz kaldın!
Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.
-Galiba, teyze, uykusuz kaldın!
İşte bağlanmak üzredir nafakan,
Alacaksın her ay gelip buradan.
İşte bağlanmak üzredir nafakan,
Alacaksın her ay gelip buradan.
Şimdi affeyledin mi beni?
-Böyle göster fakat adaletini.
Şimdi bağışladın mı beni?
-Bari böyle göster adaletini.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder