7 Aralık 2012 Cuma

Fuzuli - Su Kasidesi - Harun Yıldız'ın Sesinden - Sesli Şiir Dinle


Fuzuli - Su Kasidesi
Harun Yıldız'ının Sesinden
Divan Şiiri


Sözleri Açıklamalı:


Su Kasidesi

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su 
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su 

(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan 
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda 
vermez.) 

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem 
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su 

(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa 
gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök 
kubbeyi kaplamıştır, bilemem..) 

Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk 
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su 

(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden 
benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim 
akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana 
getirir.) 

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin 
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su 

(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim 
yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen 
kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.) 

Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün 
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su 

(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile 
mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine 
su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.) 

Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna 
Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su 

(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, 
gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar 
uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki 
tüylere benzetemez. ) 

Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola 
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su 

(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim 
ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek 
dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.) 

Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ 
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su 

(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan 
bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su 
vermek hayırlı bir iştir.) 

İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it 
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su 

(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste 
ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, 
söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.) 

Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi 
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su 

(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su 
içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum, 
sofular da kevser istiyorlar.) 

Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr 
Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su 

(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin 
bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş 
salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.) 

Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek 
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su 

(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden 
kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere 
bırakamam.) 

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar 
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su 

(Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem, 
öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla 
sevgiliye su sunun.) 

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger 
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su 

(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık 
ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi 
(yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından) 
kurtarabilir.) 

İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile 
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su 

(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül 
efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek 
istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül 
dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını 
değiştirmesi gerekir.) 

Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme 
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su 

(Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli 
ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça 
göstermiştir.) 

Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ 
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su 

(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz. 
Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su 
serpmiştir.) 

Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın 
Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su 

(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını 
tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su 
meydana çıkarmıştır.) 

Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim 
Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su 

(Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz 
bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o 
mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce 
mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.) 

Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ 
Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su 

(Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir 
mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse 
hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.) 

Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât 
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su 

(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb- 
ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su, 
düşmanına) elbette yılan zehrine döner.) 

Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz 
El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su 

(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan) 
yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su 
damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.) 

Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl 
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su 

(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan 
taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.) 

Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr 
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su 

(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık 
salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da 
olsa o eşikten dönmez.) 

Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ 
Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su 

(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek 
için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının 
zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine) 
derman bilirler.) 

Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam 
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su 

(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı! 
Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp 
dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.) 

Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da 
Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su 

(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin 
çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.) 

Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner 
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su 

(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa, 
güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel 
su iner.) 

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma 
Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su 

(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış, 
(ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden 
ümitliyim.) 

Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri 
Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su 

(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde) 
sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su 
(damlası) gibi birer inci olmuştur.) 

Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr 
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su 

(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan 
düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su 
(gözyaşı) döktüğü zaman,) 

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam 
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su 

(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat 
çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını 
ummaktayım.)

Fuzuli

-------------------------------------------------------------seslisiirvakti-------------------------------------------------------


Bu Sayfanın Son Sözü Yada Dizesi Üstad Necip Fazıl'dan Gelsin


GÜZEL ŞEY

Ölüm güzel şey; budur perde ardından haber.

Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?.. 

Necip Fazıl Kısakürek(1977)





6 Aralık 2012 Perşembe

İbrahim Sadri - Yalnızlık Kımıldar - Sesli Şiir Dinle


İbrahim Sadri - Yalnızlık Kımıldar



Yalnızlık Kımıldar

Yolculuk yap en iyisi bu… Unutmak için
Aydınlığı kapat yola çık siyaha doğru...
Uzun çayırların beş çaylarının bir anlamı yok
Bizim gibiler için…
Kımıldadı içinde değil mi?
Ustura gibi keskin ağzı yalnızlığın… Kımıldar
Her günahın tenhasında pişman bir mola vereceksin
Yavaşça eğil, eğ kendine doğru başını
Hiç bir ceza yalnızlık kadar kırıcı değil...

Yetişemedin işte…
Ardından ağladığın bütün Veysel Karanilerde elde delilsin
Sahi kimsin neyin nesisin ki konuşuyorum seni
Korkma ayrılığın cebinde bıraktım ben sesimi
Yolculuk yap şaşkın biri ol ayrıl kalabalıktan
Onlar çoklar çünkü ama bak bütün büyük kitaplar
Övgüyle bahsediyorlar azınlıktan
Şükret ki buda  senin payın
Peygamberin beslendiği yalnızlıktan

Bahar dallarını bıraktı ebabiller siccinlerini
Tırtıl ömrünü verdi bir yaprağa gün döndü güz indi
Bütün denizlerin kurudu içinde değil mi, ağzın dilin gibi
İsanın son akşamında dur gitme diyemedi mi kalbindeki havar
Susunca seni susuyorum
Konuşunca edep ölüyor kelimelerimde
Sana bakınca yeşeriyor ihtiyar yanlarım
Şaşırıyorum sen bişey söyleyince
Solumda sağımda her hesabı yazan iki güzel katip ağlıyor
Ve ıslanıyor defter yapraklarım 
Böylece bazıları okunmaz oluyor günahlarımın
Korktun değil mi mahcup olmaktan
Korkar insan dökülünce ortaya pişmanlıklarından
Hadi hoşçakal biraz uyu, yum gözlerini
Hesapların açılması için daha vakit var
Kımıldadı içinde değil mi, ustura gibi keskin ağzı yalnızlığın
Kımıldar… Kımıldar

 İbrahim Sadri


-------------------------------------------------------------seslisiirvakti--------------------------------------------------


Bu Sayfanın Konusu Yalnızlık - Bir Necip Fazıl Kısakürek Şiiri

Yalnızlık

Yalnızlık bir fenerse,
Ben de içindeki mum,
Onu, billur bir kâse
Gibi doldurur nurum.

Dışardan bana neler
Getirir pervaneler!
Pırıltılar, nağmeler,
Renklerle eriyorum.

Necip Fazıl Kısakürek



##

Acıyanın yoksa acımıyordur.

Published with Blogger-droid v2.0.9

4 Aralık 2012 Salı

Karadayı Dizisi - Nazım Hikmet - Güzel Günler Göreceğiz Çocuklar Şiiri - Sesli Şiir


Nazım Hikmet Ran - Güzel günler göreceğiz çocuklar(Nikbinlik)
Çetin Tekindor'un Karadayı Dizisinde Okuduğu Şiir



Şiirin Sözleri:


NİKBİNLİK

Güzel günler göreceğiz çocuklar, 
güneşli günler göreceğiz... 
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, 
ışıklı maviliklere süreceğiz... 
Açtık mıydı hele bir son vitesi, 
adedi devir. 
motorun sesi. 

Uuuuuuuy! çocuklar kim bilir 
ne harikûlâdedir. 
             160 kilometre giderken öpüşmesi...

Hani şimdi bize 
cumaları, pazarları çiçekli bahçeler vardır, 
yalnız cumaları 
yalnız pazarları.. 
Hani şimdi biz 
bir peri masalı dinler gibi seyrederiz 
ışıklı caddelerde mağazaları, 
hani bunlar 
77 katlı yekpare camdan mağazalardır. 
Hani şimdi biz haykırırız 
Cevap: 
açılır kara kaplı kitap: 
zindan.. 
Kayış kapar kolumuzu 
 kırılan kemik...kan. 
Hani şimdi bizim soframıza 
haftada bir et gelir. 
Ve çocuklarımız işten eve 
sapsarı iskelet gelir.. 
Hani şimdi biz.. 
İnanın: güzel günler göreceğiz çocuklar 
Güneşli günler göreceğiz. 
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar, 
ışıklı maviliklere süreceğiz..... 


1930


------------------------------------------------------seslisiirvakti---------------------------------------------
  
Her Sayfada Bir Dörtlük Resimli

Kim bilir belki bu kadar sevmezdik birbirimizi,
uzaktan seyredemeseydik ruhunu birbirimizin. 
Kim bilir felek ayırmasaydı bizi birbirimizden,
belki bu kadar yakın olmazdık birbirimize...'

Nazım Hikmet Ran





Bahattin Karakoç - Sebep - Bedirhan Gökçe'nin Sesinden - Sesli Şiir Dinle


Bahattin Karakoç - Sebep
Bedirhan Gökçe'nin Sesinden



Şiirin Dizeleri:

Sebep

Dilime sen verdin gül ezgisini, 
Bir gönül üzdümse sebebi sensin! ... 
Seninle aşmışım dur çizgisini, 
Töreyi bozdumsa sebebi sensin! ... 

Ufuk ufuk uçtum daldım derine, 
Sen öğrettin çoban kimdir, sürü ne? 
Daha yaklaşmadan konak yerine, 
Göçümü çözdümse sebebi sensin! ... 

Bir renk cümbüşüyle sular ışıdı, 
Düş bahçeme kuşlar bahar taşıdı, 
Kurbanlık koç güldü, bıçak üşüdü, 
Hep esrik gezdimse sebebi sensin! ... 

Kimi deli diye güler arkamdan, 
Kimi suçlu diye tutar yakamdan, 
Eller değil,aklım korkar şakamdan, 
Kendime kızdımsa sebebi sensin! ... 

Düşmanımın yarasını sardımsa, 
Muhabbeti sofra sofra serdimse, 
Her güzele hemen gönül verdimse, 
Petekler süzdümse sebebi sensin! ... 

Dostun sitemleri deler bağrımı, 
Sağır gökler yutar yanık çağrımı, 
Uzun yıllar gizledimse ağrımı, 
Ve şimdi yazdımsa sebebi sensin! ... 

Beklerim özüme mihman olasın, 
Her selâmın canevimi sulasın. 
Bende sabır tükeniyor bilesin, 
İçmeden sızdımsa sebebi sensin! ...

Bahattin Karakoç


---------------------------------------------------------------------seslisiirvakti------------------------------------------------------------------
Yeni Uygulama Her Sayfaya Bir Söz

Ayrılığa ulaşabilseydik ona kendi acısını tattırırdık.
İbni Arâbî




İbrahim Sadri - Ben Sana Nasıl Küseyim - Sesli Şiir Dinle - Özel İstek Üzerine

Bu şiiri bir ziyaretçimiz istemiştir. Kendisine Teşekkür Ediyor ve isteğini zevkle yerine getiriyoruz.
Sizde herhangi bir şiiri yayınlamamızı istiyorsanız istek hattı sayfamıza yorum yazarak veya mail yoluyla bize ulaşabilirsiniz. Ayrıca kendi okuyup kaydettiğiniz şiirleri bize gönderirseniz çok sevinir ve seve seve yayınlarız.
 Mail adresimiz: seslisiirvakti@gmail.com



İbrahim Sadri - Ben Sana Nasıl Küseyim


Şiirin Sözleri:

Ben sana nasıl küseyim

Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Karaköy'den vapur kalkmaz
Sezen Aksu şarkı yapmaz
Üsküdar'da yangın çıkar
Hey kanar yüreği güvercinlerin
Minibüsler bağırmaz olur
Aşk üstüne yemin etmez martıları boğazın
Ulan poyrazı küser, ulan lodosu esmez
Yağmuru yağmaz nisanın
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme gelir

İçim yanar içim
Bir aşk için bir içim
Kendini vurur sokaklarına Cihangir'in
Eyüp Sultan sabahlarına
Ve ekmek kavgasına yemin olsun
Bir de umuduna
Kavgaya düşmüş yeni gencin

Beyoğlu
Arsız bir gece beyim
Hayat üryan edilmiştir
Ne sevilmiştir, Ne sevmiştir
Gül pavyonda sevim
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim

Yolda yürürsün
Canın çeker
Kestane satarım Taksim'in köşesinde
Beyoğlu'nda sinemaların kapısında dururum
Her filimde Türkan Şoray oynar
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Minibüslerin kapısında bağırırım
Sen binersen ön koltuğu ayırırım
Bir de teybe attım mı şarkımızı
Bir tek dileğim var
Mutlu ol yeter...

Ben sana küsmem
İstanbul üstüme düşer
Yangın çıkar Üsküdar'ın içinde
Aslan arkadaşla belalardan geçerim
Her bir şeyi taşır yüreğim
Her bir şeyi taşır
Bir senin yokluğunu çekemez
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim

Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme düşer
Karaköy'den vapur kalkmaz
Sezen Aksu şarkı yapmaz
Üsküdar'da yangın çıkar
Ey kanar yüreği güvercinlerin
Minibüsler bağırmaz olur
Aşk üstüne yenim etmez martıları boğazın
Ulan poyrazı küser
Ulan lodosu esmez
Yağmuru yağmaz nisanın
Ben sana nasıl küseyim
İstanbul üstüme gelir
İstanbul üstüme düşer
Söyle
Söyle ben sana nasıl küseyim ...

İbrahim Sadri


----------------------------------------------------------------seslisiirvakti---------------------------------------------------------

Yeni Uygulamamız Her Sayfaya Bir Özlü Söz


Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine,
 sevmek ve sevilmek için çareler arayın.
Mevlâna Celâleddin-i Rûmî


Ömer Lüfi Mete - Birlikte Ayrlık - Ebru Sanatı Eşliğinde - Sesli Hikaye Dinle


Ömer Lütfi METE - Birlikte Ayrılık
Müşfik Kenter'in Sesinden


Hikayeni Yazı Hali:

Birlikte Ayrılık

Birbirlerine delicesine aşık olan prenses ve prens, dillere destan bir düğünle evlenirler. Ancak daha aradan bir ay bile geçmeden aşkın yerini fırtına alır. Karı koca sık sık kavga etmeye başlarlar. 

Kral araştırma yaptırır ama, bir türlü işin sırrını çözemez. Bu arada prenses ve prens bu sırrın düşmanlar tarafından fark edilmemesi için, resmi davetlerde, mutlu karı koca rolü oynarlar.  Baş başa kaldıkları zamansa birbirlerine karşı nefretle konuşmaya, ve davranmaya devam ederler.

Sonunda kral sarayın akıllı kadınlarını görevlendirerek o büyük aşkın nasıl yok olduğunu öğrenmek ister. Kadınlardan biri der ki : "Bunun için araştırma yapmaya gerek yok kralım.",
Neden?
"İkiside aslında başkasına aşık!"
Kral şaşkın gözlerle bakınırken... Kadın Açıklamasına devam eder:
"Onlar toy ve samimiydiler. Birbirlerini delice sevdiklerini sanıyorlardı. Oysa her biri sadece kendisini seviyor,  ve ötekini ise istiyordu. Bu yüzden birlikte oldular ama asla bir olamadılar..."



-------------------------------------------------------------seslisiirvakti----------------------------------------------------



Her Sayfaya Bir Özlü Söz...


Aşk, renge ve kokuya bağlı olursa, o aşk değildir; kişiye bir utançtır.
Mevlana Celaleddin Rumi