19 Ocak 2013 Cumartesi


sevdakâr çelik'in çizgisiyle mehmet ali birand

 _ 17.01.2013_mn




10 Ocak 2013 Perşembe

Kabul Edilmeyen

Çirkindir yaların, onların kokusuna alışık olmAyAnlArA.

 Komiktir sana, onların ellerine düşmen ,onlaraysa muamma.

7 Ocak 2013 Pazartesi

İstiklal Marşının Kabulü: 12 Mart 1921






İstiklal Marşımız, yurdumuzun düşman işgaline uğradığı felaket günlerinde hazırlandı. Saldırgan düşmana karşı Anadolu’da tutuşan heyecanı koruyacak; vatan sevgisini ve inancı canlı tutacak bir marşın hazırlanması düşüncesi, Genel Kurmay Başkanı İsmet (İnönü) Paşa dan geldi. İsmet İnönü böyle bir marşın Fransız ordusunda mevcut olduğunu ve bizim ordumuz için de faydalı olacağını Milli Eğitim Bakanlığına iletti. Milli Eğitim Bakanlığı da bu düşünceyi benimseyip bir yarışma düzenledi. Beğenilen güfte için 500 lira ödül verilecekti. Yarışma için 734 şiir gönderildi. Bir kurulca bunlar titizlikle incelenip 6 tanesi ayrıldı. Ama hiçbiri beğenilmedi; marş olacak değerde bulunmadı. O zaman Burdur Milletvekili olan Mehmet Akif’in para ödülünden rahatsızlık duyduğu için yarışmaya katılmadığı öğrenildi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi şairin Meclis’teki sıra arkadaşı Balıkesir Milletvekili Hasan Basri Bey’in yardımını istedi.

Hasan Basri Bey bundan sonrasını şöyle anlatıyor:

‘‘Akif Bey’in yanımda olduğu bir zaman, elime bir kağıt parçası alarak,onun dikkatini çekecek bir tarzda yazmaya başladım.

- Ne yazıyorsun?

- Marş…İstiklal Marşı yazıyorum.

- Yahu sen ne adamsın? Seçilecek şiire para ödülü verileceğini bilmiyor musun? içinde para olan bir işe nasıl katılıyorsun?

- Yarışma kaldırıldı? Seçilecek şiire ne para verilecek, ne de her hangi bir ödül. Milli Eğitim Bakanı bana güvence verdi.

- Ya, o halde yazalım.

İşte böylece yazılmaya başlanan ve 48 saatte bitirilen İstiklal Marşı, imzasız olarak Milli Eğitim Bakanlığının seçici kuruluna sunuldu. Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi, daha önce seçilen 6 şiirle birlikte yeni şiiri Ordu Komutanlarına gönderdi. Onlardan, şiirlerin askerlere okunmasını, beğenilenleri sıralamalarını istedi. Komutanlar, kısa sürede sonucu bildirdiler: Hepsi de Mehmet Akif’in şiirini birinci sıraya almıştı. Bundan sonraki iş, İstiklal Marşı’nın T.B.M.M’ne getirip kabul ettirmekti. Marş, ilkin Meclis’in 1 Mart 1921 günü yaptığı ikinci oturumunda ele alındı. Başkan Mustafa Kemal’in söz vermesi üzerine Hamdullah Suphi kürsüye gelerek, sık sık alkışlarla kesilen şiiri okudu ve son seçimin Meclis’e ait olduğunu söyledi. O gün oylama yapılmadı. Şiirle ilgili konuşmalar ve oylama, Meclis’in 12 Mart 1921 günü öğleden sonraki oturumunda yapıldı. Bazı milletvekilleri, bir komisyon kurularak şiirin yeniden incelenmesini, bazıları da hemen görülüp karara bağlanmasını istediler. Uzunca tartışmalardan sonra, şiirin kabulü için verilen 6 önerge benimsendi ve İstiklal Marşı çoğunlukla kabul edildi.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. 1924 yılında Ankara’da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay’ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930 da değiştirilerek Cumhurbaşkanlığı orkestrası şefi Osman Zeki Üngör’ün 1922 de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu. Marşın armonileşmesini Edgar Manas, bando düzenlemesini İhsan Servet Künçer yaptı.

6 Ocak 2013 Pazar

....

Dergilerde istiflenip unutulmuş kötü şiirler gibidir eski sevdalarım. Beklenilmiş ama asla beklentileri karşılayamamış. Olmadığı asla olamayacağı şeyler gibiymiş yapıp size vaazlar çeken. Sığıntı ve küstah acılarına reçete beğendiremeyen. Ve şüphesiz onları bir gün hiç hatırlamayacağız...

Published with Blogger-droid v2.0.9

5 Ocak 2013 Cumartesi

Mehteran - Fetih Marşı - Arif Nihat Asya'nın Şiir'i - Bestelenmiş Şiirler


Fetih Marşı - Arif Nihat Asya
Mehter Marşı Mehteran



FETİH MARŞI 

 Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek; 
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek; 
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek 

Yürü, hala ne diye oyunda oynaştasın? 
Fatihin İstanbul'u fethettiği yaştasın.! 

Sen de geçebilirsin yardan, anadan, serden.... 
Senin de destanını okuyalım ezberden... 
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden... 

Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın... 
Fatihin İstanbul'u fethettiği yaştasın.! 

Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini... 
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini? 
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini 

Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın; 
Fatihin İstanbul'u fethettiği yaştasın.! 

Bu kitaplar Fatihtir, Selimdir, Süleymandır. 
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinandır. 
Haydi artık uyuyan destanını uyandır.! 

Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın 
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın.! 

Delikanlım, işaret aldığın gün atandan 
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan! 
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasandan.... 

Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın; 
Fatihin İstanbul'u fethettiği yaştasın.! 

Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin! 
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın! 
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın... 

Yürü, hala ne diye kendinle savaştasın? 
Fatihin İstanbul'u fethettiği yaştasın.!






3 Ocak 2013 Perşembe