30 Temmuz 2012 Pazartesi

Sn. Kenan BÖĞÜRCÜ’den ... ...bize bir mektup var...








Sayın  Kenan BÖĞÜRCÜ’den, “FW: "FENA MİZAH"IN 6. SAYISINDA USTA VE AMATÖR KARİKATÜRCÜLER BİR ARADA”  konu başlıklı ve
“İyi çalışmalar. Aşağıdaki posta trafiğinindeki hususları dikkatlerinize sunar saygı ve sevgilerimi sunarım." İÇERİKLİ bir ileti aldık. (ileti: kenan böğürcü_ 29 Temmuz 2012 _16:27)
***not- Sayın BÖĞÜRCÜ’nün  iletisine

28 Temmuz 2012 Cumartesi



FENAMİZAH_Ağustos 2012 / sayı-6, yayında...
FENAMİZAH magazine's new issue is online.
http://www.fenamizah.com/e_magazine/index.html
The 6th issue of this e-magazine, have international cartoonists.
And there are also works of young amateur cartoonists.
FENAMiZAH/August, 2012 - Issue No: 6
INDEX: Actual local and universal cartoons, comic strips, cartoons, humor story, competitions and news.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Uğur Işılak - On bir Aylık Yoldan Geldin Yola Gelelim Diye - Ramazan-ı Şerif - Sesli Şiir Dinle

Ramazan Hoşgeldin
Ramazan - ı Şerif

Uğur Işılak - On bir Aylık Yoldan Geldin Yola Gelelim Diye
  Ramazan-ı Şerif - Sesli Şiir Dinle



Duymayan iyice duysun, tanımayan tanısın
Adın Ramazan-ı Şerif ve sen canlar canısın
Gönlümüzün bereketi, ayların sultanısın

Bin aydan hayırlı günü ettin bize hediye
On bir aylık yoldan geldin, yola gelelim diye!


Uğur Işılak

Hoşgeldin Ey Şehri Ramazan
Sesli Şiir Vakti

20 Temmuz 2012 Cuma



Üç Kurucu Bir Sergi…

Karikatürcüler Derneği’nin kurucuları Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve Ferit Öngören’in portreleri sergisi.
AMAÇ: Semih Balcıoğlu, Turhan Selçuk ve Ferit Öngören’i dünya çizerleri ile ölümsüzleştirmek.
Sergiye tüm Dünya çizerleri davetlidir.

1- Bu sergide yer alacak çalışmalar için teknik serbesttir.
2 - Sergide yer alacak sanatçıların çalışmaları bir CD de toplanacak

Abdurrahim Karakoç - Kimsesiz Mehmedlere - Kendi Sesinden - Sesli Şiir Dinle


Abdurrahim Karakoç - Kimsesiz Mehmedlere
Kendi Sesinden Dinle


KİMSESİZ MEHMEDLERE

Sen tozlu yolların garip yolcusu
Kaderin gayene uymaz Mehmed'im.
Yaşamak uğrunda ekmek kaygusu
Dizlerin de derman koymaz Mehmed'im.

Gurbetten, yokluktan, kederden yana,
Yaradan hepsini bol vermiş sana.
Kolların durmadan çalışır amma
Ellerin bol para saymaz Mehmed'im.

Mahzun gözlerinde biriken yaşlar,
Sılayı andıkça akmaya başlar.
Yatağın topraktır, yastığın taşlar..
Gözlerin uykuya doymaz Mehmed'im.

Ardıçlı dağlardan sökerken şafak,
Nasıl ki dalından düşer bir yaprak
Senin de son göçün öyle olacak...
Ölürsen kimseler duymaz Mehmed'im.

Abdurrahim Karakoç

Sesli Şiir Vakti


Cemal Safi - Yar Olamadın - Bedirhan Gökçe'nin Sesinden - Sesli Şiir Dinle


Cemal Safi - Yar Olmadın
Bedirhan Gökçe'nin Sesinden
Sesli Şiir Dinle




Yar Olamadın


Güldüğün her yerden gül biter sanma 
Sen beni ilk defa yaralamadın 
Ben sana kul köle olurdum amma 
Sen bana bir günlük yar olamadın 

Bu kadar yüklenmek var mı susana 
Yerimde olupta çıldırmasana 
Ben gönül köşkümü açtmda sana 
Sen sokak kapını aralamadın 

Hançerle mavzerle yıkılmazdım da 
Süründüm aklımı senle bozdum da 
Ben sana yüzlerce roman yazdım da 
Sen bana bir satır karalamadın 

On binde bir kula nasip olsam da 
Kadrimi bilmedin nimet olsam da 
Ben senın bağına rahmet olsam da 
Sen benim dağıma kar olamadın 

Kalplere şifalar sunan meyvaydım 
Her keyfe kedere derde devaydım 
Ben senin bahtına gülen ayvaydım 
Sen bana ağlayan nar olamadın 

Yıllara mal oldu gözümden düşmen 
Ey şimdi aynayla kavgalı düşman 
Her zaman mahçupsan her zaman pişman 
Sen kendi kendine yar olamadın

Cemal Safi

Sesli Şiir Vakti


19 Temmuz 2012 Perşembe

Hoşgeldin Şehri Ramazan - İbrahim Sadri - Sesli Şiir Dinle


İbrahim Sadri - Hoşgeldin Şehri Ramazan Şiiri
Sesli Şiir Dinle


Bugün Mehmet İlk Kez Oruç Tuttu
İlk kez sahura kalktı gün doğmadan
İlk iftarını açtı hevesli
Oruç Mehmedi ilk kez sıkı sıkıya tuttu bugün
Bulutlar ağaçlar güneş martılar deniz
Mehmetin heyecanına şahitlik ettiler
Çocuk ve oruç kolkola yürüdüler
Oruç ve çocuk birbirlerine sıkı sıkıya tutundular
Mehmedin annesinin babasının ninesinin gözünde
 iki damla sevinç gözyaşı oldu oruç
Soranlara beyazlamış dilini gösterdi mehmet
Herkes gibi başını yukarıya kaldırıp
"daha vakit var iftara" dedi 
Sofranın başında büyüyen sabırsızlığını yatıştırdı
minik gönlüyle
mehmet ve oruç elele iftar vaktine kulak verdiler...

......
.......
İbrahim Sadri

Sesli Şiir Vakti


Hayırlı Ramazanlar Tüm Sesli Şiir Severler



Tüm İslam Aleminin Ramazan-ı şerifi hayırlı olsun. Hayırlı Ramazanlar... Ve Hoşgeldin Onbir Ayın Sultanı...

Sesli Şiir Vakti 





18 Temmuz 2012 Çarşamba

Arif Nihat Asya - Laleler - Sesli Şiir Dinle


Arif Nihat Asya - Laleler
Sesli Şiir Dinle



Laleler

Kokunuz nerde ve siz nerdesiniz?
Ey haikatli vatan laleleri

Hani yer cenneti sadabadın
Ünü bir yurdu tutan laleleri?

Ben ararken sizi gurbet gurbet
Açtı mermerde sinan laleleri

Şakı ey kuş vatanındır dallar
Andırır dalda yuvan laleleri

Ki uyandırdı sesin yıllardır
Uyuyan Laleleri

Açtı billurda Baki ve Nedim
Açtı mermerde Sinan laleleri

Ebedi kubbede aylar günler
Seyrederler oradan laleleri

Sizde ey dal dal esen meltemler
Geçmeyin okşamadan laleleri

Uğrayın bir de Süleymaniye'ye
Ki açar orda Sinan Laleleri

Arif Nihat Asya

Sesli Şiir Vakti



17 Temmuz 2012 Salı

Nurullah Genç - Yağmur - İbrahim Sadri'nin Sesinden Sesli Şiir Dinle


Nurullah Genç - Yağmur
İbrahim Sadri'nin Sesinden Dinle:
Sesli Şiir Vakti


Yağmur

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur 
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından 
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur 
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından 
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat 
En müstesna doğuşa hamiledir kainat 

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım 
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları 
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım 

Hasretin alev alev içime bir an düştü 
Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü 
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde 
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü 

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin 
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla 
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin 
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla 
Evlerin arasına dikilir yesil bayrak 
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak 

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım 
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı 
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim 

Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü 
Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü 
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe 
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü 

Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden 
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına 
Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden 
Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina 
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin 
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin 

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım 
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide 
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim 

Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü 
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü 
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin 
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü 

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan 
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar 
Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan 
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar 
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri 
Paramparça, ateşler sahinin hayalleri 

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım 
O mücella çehreni izleseydim ebedi 
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım 

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü 
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü 
Katil sinekler deldi hicabın perdesini 
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü 
Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında 
Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin 
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında 
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin 
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü 
On asırlık ocağın savururdum külünü 

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım 
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak 
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım 

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü 
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü 
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara 
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü 

Badiye yaylasında koklasaydım izini 
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar 
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini 
Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar 
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya 
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya 

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım 
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu 
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım 

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü 
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü 
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi 
Hakların temeline sanki bir volkan düştü 

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri 
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir 
Erdemin, bereketin doldurur haneleri 
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir 
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların 
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların 

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım 
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler 
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım 

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü 
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü 
Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer 
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü 

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini 
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir 
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini 
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir 
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından 
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından 

Madeni arzuların ardında seyre daldım 
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini 
Senin için görülen bir düş de ben olsaydim 

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü 
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü 
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali 
Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü 

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır 
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur 
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır 
Sesini duymayanlar girdabında boğulur 
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin 
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin 

Saatlerin ardında hep kendimi aradim 
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım 
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım 

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü 
Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü 
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül 
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü 

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde 
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay 
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde 
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray 
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin 
Mekanın fırçasında solmayan resim senin 

Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım 
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme 
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım 

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü 
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü 
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan 
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü 

Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın 
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler 
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın 
Nazarın ok misali karanlıkları deler 
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin 
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin 

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım 
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar 
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım 

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü 
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü 
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün 
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü 

Nefsinle yeniden çizilecek desenler 
Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek 
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler 
Anneler çocuklara hep seni içirecek 
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin 
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin 

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım 
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın 
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım 

Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü 
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü 
Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın 
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü 

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım 
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım 
Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım 
Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım 
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım 
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım 
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım 
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım 
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım 
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım 
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım 
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım 
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın 
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Nurullah Genç


Necip Fazıl Kısakürek - Aynalar - Kendi Sesinden Dinle


Necip Fazıl Kısakürek - Aynalar 
Kendi Sesinden Dinle
Sesli Şiir Vakti


Aynalar

Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik; 
İşte yakalandık, kelepçelendik! 
Çıktınız umulmaz anda karsıma, 
Başımın tokmağı indi başıma. 

Suratımda her suç bir ayrı imza, 
Benmişim kendime en büyük ceza! 
Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme! 
Acı, hapsettiğin sefil gölgeme! 

Nur topu günlerin kanına girdim. 
Kutsi emaneti yedim, bitirdim. 
Doğmaz güneşlere bağlandı vade; 
Dişlerinde, köpek nefsin, irade. 

Günah, günah, hasat yerinde demet; 
Merhamet, sucumdan aşkın merhamet! 
Olur mu, dünyaya indirsem kepenk: 
Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk? 

Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. 
Bakamam, aynada, aynada vicdan; 
Beni beklemeyin, o bir hevesti; 
Gelemem, aynalar yolumu kesti. 


NECİP FAZIL KISAKÜREK 




Ahmet Hamdi Tanpınar - Bütün Yaz - Erhan Güleryüz'ün Sesinden


Ahmet Hamdi Tanpınar Bütün Yaz 
Erhan Güleryüz'ün Sesinden:


Bütün Yaz


Ne güzel geçti bütün yaz,
Geceler küçük bahçede...
Sen zambaklar kadar beyaz
Ve ürkek bir düşüncede,
Sanki mehtaplı gecede,
Hülyan, eşiği aşılmaz
Bir saray olmuştur bize;
Hapsolmuş gibiydim bense,
Bir çözülmez bilmecede.
Ne güzel geçti bütün yaz,
Geceler küçük bahçede

Ahmet Hamdi Tanpınar

Sesli Şiir Vakti

16 Temmuz 2012 Pazartesi

Yavuz Bülent Bakiler - Gözlerin İstanbul Oluyor Birden - İbrahim Sadri'nin Sesinden - Sesli Şiir Dinle


Yavuz Bülent Bakiler Gözlerin İstanbul Oluyor Birden
İbrahim Sadri'nin Sesinden Dinle:


Gözlerin İstanbul Oluyor Birden

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, 
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. 
Martılar konuyor omuzlarıma, 
Gözlerin İstanbul oluyor birden. 

Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım 
Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen 
Durgun sular gibi azalacağım 
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen. 

Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince 
Yalnız gözlerime bak diyeceksin. 
Ellerim usulca ellerine değince 
Kaybolup gideceksin 

Bir elim seni çizecek bütün pencerelere 
Bir elim seni silecek. 
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere 
Senin için yeni baştan can kesilecek. 

Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde 
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde 
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak 
Yapayalnız kalmak iskelelerde. 

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik, 
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden. 
Martılar konuyor omuzlarıma, 
Gözlerin İstanbul oluyor birden.

Yavuz Bülent Bakiler


Sesli Şiir Vakti

Arif Nihat Asya - NaaT - Seccaden Kumlardı - İbrahim Sadri'nin Sesinden - Sesli Şiir Dinle


Arif Nihat Asya NaaT Seccaden Kumlardı
İbrahim Sadri'nin Sesinden Dinle:



Seccaden Kumlardı.. 


Devirlerden, diyarlardan
Gelip, göklerde buluşan
Ezanların vardı! .

Mescit mümin, minber mümin...
Taşardı kubbelerden tekbir,
Dolardı kubbelere "amin"..

Ve mübarek geceler dualarımız;
Geri gelmeyen dualardı...
Geceler ki pırıl pırıl
Kandillerin yanardı..
Kapına gelenler ya muhammed,
- uzaktan, yakından --
Mümin döndüler kapından...

Besmele, ekmeğimizin bereketiydi,
İki dünyada aziz ümmet;
Muhammed ümmetiydi.

Konsun --yine- pervazlara güvercinler,
"Hû hû"lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Şimdi seni ananlar,
Anıyor ağlar gibi...
Ey yetimler yetimi,
Ey garipler garibi;
Düşkünlerin kanadıydın,
Yoksulların sahibi...
Nerde kaldın ey Resûl,
Nerde kaldın ey Nebi?

Günler, ne günlerdi, yâ Muhammed,
Çağlar ne çağlardı:
Daha dünyaya gelmeden
Mü'minlerin vardı...
Ve bir gün, ki gaflet
Çöller kadardı,
Halîme'nin kucağında
Abdullah'ın yetimi
Âmine'nin emaneti ağlardı.
Hatice'nin goncası,
Aişe'nin gülüydün.
Ümmetinin gözbebeği
Göklerin resûlüydün...

Elçi geldin, elçiler gönderdin...
Ruhunu Allah'a,
Elini ümmetine verdin.
Beşiğin, yurdun, yuvan
Mekke'de bunalırsan
Medine'ye göçerdin.
Biz bu dünyadan nereye
Göçelim, yâ Muhammed?

Yeryüzünde riyâ, inkâr, hıyanet
Altın devrini yaşıyor...
Diller, sayfalar, satırlar
"Ebu Leheb öldü" diyorlar.
Ebû Leheb ölmedi, yâ Muhammed
Ebû Cehil kıt'alar dolaşıyor!

Neler duydu şu dünyada
Mevlidine hayran kulaklarımız;
Ne adlar ezberledi, ey Nebî,
Adına alışkın dudaklarımız!
Artık, yolunu bilmiyor;
Artık, yolunu unuttu
Ayaklarımız!
Kâbe'ne siyahlar
Yakışmamıştır, yâ Muhammed
Bugünkü kadar!

Hased gururla savaşta;
Gurur, Kafdağı'nda derebeyi...
Onu da yaralarlar kanadından,
Gelse bir şefkat meleği...
İyiliğin türbesine
Türbedâr oldu iyi.

Vicdanlar sakat
Çıkmadan yarına,
İyilikler getir, güzellikler getir
Âdem oğullarına!

Şu gördüğün duvarlar ki
Kimi Tâif'tir, kimi Hayber'dir...
Fethedemedik, yâ Muhammed,
Senelerdir.

Ne doğruluk, ne doğru;
Ne iyilik, ne iyi...
Bahçende en güzel dal,
Unuttu yemiş vermeyi...
Günahın kursağında
Haramların peteği!

Bayram yaptı yapanlar;
Semâve'yi boşaltıp
Sâve'yi dolduranlar...
Atını hendeklerden -bir atlayışta-
Aşırdı aşıranlar...
Ağlasın Yesrib,
Ağlasın Selman'lar!

Gözleri perdeleyen toprak,
Yüzlere serptiğin topraktı...
Yere dökülmeyecekti, ey Nebî,
Yabanların gözünde kalacaktı!

Konsun -yine- pervazlara güvercinler,
"Hû hû"lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!

Yüreklerden taşsın
Yine, imanlar!
Itrî, bestelesin Tekbîr'ini;
Evliyâ, okusun Kur'ân'lar!
Ve Kur'ân-ı göz nûruyla çoğaltsın
Kayışzâde Osman'lar
Na'tını Galip yazsın,
Mevlid'ini Süleyman'lar!
Sütunları, kemerleri, kubbeleriyle
Geri gelsin Sinan'lar!
Çarpılsın, hakikat niyetine
Cenaze namazı kıldıranlar!

Gel, ey Muhammed, bahardır...
Dudaklar ardında saklı
Âminlerimiz vardır...
Hacdan döner gibi gel;
Mi'râc'dan iner gibi gel;
Bekliyoruz yıllardır!

Bulutlar kanat, rüzgâr kanat;
Hızır kanad, Cibril kanad;
Nisan kanad, bahar kanad;
Âyetlerini ezber bilen
Yapraklar kanad...
Açılsın göklerin kapıları,
Açılsın perdeler, kat kat!
Çöllere dökülsün yıldızlar;
Dizilsin yollarına
Yetimler, günahsızlar!
Çöl gecelerinden, yanık
Türküler yapan kızlar
Sancağını saçlarıyla dokusun;
Bilâl-i Habeşî sustuysa
Ezânlarını Dâvûd okusun!

Konsun --yine- pervazlara güvercinler,
"Hû hû"lara karışsın âminler...
Mübarek akşamdır;
Gelin ey Fâtihalar, Yâsinler!



Arif Nihat Asya

Sesli Şiir Vakti