12 Mart 2008 Çarşamba

UFO TAMİRCİSİ

İşsizseniz eğer, iş aramanız gerekiyormuş. Ben de, bu sebeple iş arıyorum...Çocukken saklambaç oyununda hiç iyi değildim zaten. Ebe oldum mu bi kere, haftalarca ebe kalırdım. Bundan sıkılan arkadaşlarım, bir yerden sonra beni bulsalar da, koşmak yerine salına salına giderlerdi beni sobelemeye, ben de o zamana kadar gidip sobelemiş olurdum onları. En azından fena koşmazdım...Ki bunu öğrenene kadar bile, neler çektim anlatamam...


Çocukken çiftçi olmak isterdim. Hadi olmadı diyelim, kamyon şoförlüğü cazip gelirdi. Önce muavin, sonra şoför...Eniştem kamyon şoförü idi, hala da öyle sayılır. Çünkü bir kez kamyona düştünüz mü, artık ondan başka bir şey olamazsınız. Kravat takıp bir Starline'ın şoför koltuğuna bile otursanız; kravatınızda Ulusoy da yazsa, Varan da fark etmez...Yalnızlığı özlersiniz!..Hayallerin peşinden koşulması gerektiğine hala ikna olamadım. Sadece hayal etmek, bir sigarayı tüttüre tüttüre uzaklara bakmak, bir of çekmek ve mantarsız şaraplar içmek...


Tuhaf karşılanabilecek bir beceriksizliğim vardır insan ilişkilerinde. Birine, bir yere alışana kadar acayip soğuk bir adamımdır. Alıştıktan sonra ise, tuhaf karşılanabilecek bir beceri göstermeye başlarım. Bu alışma süresinin ortalaması biri merhaba diyene kadar ya da ortamın havasını ciğerlerime çekene kadardır...Dolayısıyla öz geçmiş postalamak, o öz geçmişte ne yazarsa yazsın beni anlatamaz...Gerçi bir "Güray Onok Öz Geçmişi" de yazdım ama laubali ve anlaşılmaz bulunabileceği endişesi ile resmi olarak hiçbir yere yollamadım. Eğer biri bir gün iş görüşmesine çağırırsa, o öz geçmişi vereceğim!(Biraz aşağıda bu öz geçmişi bulabilirsiniz ve ister kendi adınıza, ister benim adıma herhangi bir yere postalayabilirsiniz)




[ÖZ GEÇMİŞ
Benim adım Güray Onok. Ben de sizin gibi bir ölümlüyüm...
Çocukken armut ağaçları yetiştirmek isterdim; kiraz, vişne, elma, incir, nar... Ağaçlara bakmaktan da, tırmanmaktan da, yüksekten korkup inememekten de çok şeyler öğrendim...Çeltik tarlalarında paçalarımı sıyırıp kurbağa avlarken keşfettim doğanın güzelliğini. Bu dünyanın bizden başka herkese ve her şey'e ait olduğunu.




Hasta bir çocuk olarak büyüdüm. Bu sayede kitapları keşfettim. Çok kitap okudum, çok kereler aşık oldum ve hayattan da, insanlardan da çokça yaralı kurtuldum ama hayatta kalma sanatını öğrenmiştim bir kez, bu yüzden hala aranızdayım...


Okullara gittim, okullar bitirdim. Bu kısım çok önemli değil, çoğu bunu yapabiliyor zaten!


Asıl eğitim hayatım Baudelaire ile başladı; Rimbaud, Pavese, William Blake, Kavafis, Ritsos...Bu kadar yabancı dil kafi! Buralardan Nazım Hikmet, Attila İlhan, Cemal Süreya, Turgut Uyar... Hepsinden de iyi notlarla geçtim. Arayıp sorarsanız, bunu size teyid edeceklerdir...


Şiir kanıma karıştığından beri dünya bir şiir oldu benim için. Yazdım, okudum ve belleğime kazıdım onu. Kendim şiir olamayacağımdan(ne de dünya) sadece insan olmaya çalıştım, insan kalmaya. Becerebildim mi? Şimdilik, muvaffak oluyorum gibi…



Hayat trajik olmasaydı asla neşeli olamazdı diye düşünürüm. Ruhum Trakya'ya aittir; köklerim, umutlarım, acılarım ve Auschwitz'de dahi körebe oynayabilecek kadar çocuksu neşem...


Asıl mesleğim U.F.O. Tamirciliği. Tüm düşleri olmasa da, azıcık yaşama hevesi olan düşleri onarabilirim. Önce dinlemem lazım...


Tanıyan herkes benden bir şey olabileceğini iddia ediyor, bense Güray Onok olmaktan mutluyum...Bu kadarı da yetiyor bana ama kimse bunu bir meslek, kariyer olarak görmüyor... Güray Onok, eğer sizde varsa, sizden bir meslek talep ediyor...]


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder