2 Temmuz 2012 Pazartesi
İstiklal Marşı İncelemesi
İstiklâl Marşı İncelemesi
1. DÖRTLÜK
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak ;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O , benim milletimin yıldızıdır , parlayacak ,
O , benimdir , o , benim milletimindir ancak!
Sözcük Çalışması
korkma : Endişelenmek
ocak : Ev , aile .
milletin yıldızı : Milletin talihi.
o : İşaret zamiri ( Al sancak )
Açıklaması :
Bu dörtlükte söz konusu olan değer al sancaktır. İşgal orduları yurdumuza girmişler , yer yer zulme başlamışlardı. Birinci Dünya Savaşı’ndan çıkan milletimiz ıstırap içinde ve yorgundu.Fakat milli mücadele mutlaka başarıya ulaşmalıydı. Gözler Türk ordusundaydı. Akif’in yazdığı marşı orduya ithaf etmesi de ayrı bir mânâ taşıyordu.
Şiirin ilk kelimesi orduya ve millete sesleniştir. “Korkma!” Ordu ve millet korkak mıydı? Hayır!Bu korkma kelimesi asil bir mânâ taşır : “ Onlar daha dönmediler , başlarına bir belânın geleceğinden korkuyorum.” diyen bir insanın korkusunu , içten bir duyguyu ifade eder. Eli silah tutan herkes cepheye gitmiş hâlâ dönmemiştir. Yakınları ise onlar için endişelenmektedir.
Şiirdeki şafak , sabahın tan vakti değil , akşam gurup anıdır. Akşam kızıllığını dolduran al renk ( bayrak ) dalgalanacaktır. İkinci mısra millete verilen ümidi taşımakla beraber, ona gösterilen bir yoldur da: "Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak" demek, aynı zamanda "Bayrağı indirmemek için, son fert olarak kalsan bile mücadele edeceksin" demektir.Yurtta tek bir aile , tek bir insan kalsa da al sancak dalgalanacaktır. Millet de bu hakkından hiçbir zaman vazgeçmeyecektir.
O , milletin egemenlik sembolüdür ve ancak , sadece millete aittir. Millet de hiçbir zaman bu hakkından ( özgürlük hakkından ) vazgeçmeyecektir. Türk bayrağında dikkati çeken ikinci sembol yıldızdır. İkinci beyitte şair, bu yıldız ile gökteki yıldızı birleştirir. Gökteki yıldıza kimsenin eli dokunamayacağı gibi, "Türk milletinin yıldızı" olan al bayrağın yıldızına da kimse el süremez. Yıldız kelimesi, aynı zamanda kader, talih manalarına da gelir. “Yıldızın parlaması” deyimi , Türk milletinin talihi ile ilgilidir. Milletin yıldızı parlarsa , bayrak da dalgalanır ve millet de hür olur. Bayrağın boyun bükmesi , al renginin solması halinde millet esir düşer.Oysa Türk milleti asla esir olmayacaktır.
Akif'in bu hayallerle belirtmek istediği, Türk milletinin ölmezliği fikridir. O, ordu ve millete "Korkma!" derken böyle bir inanca dayanır.
Uyak İncelemesi
a………….sancak
a………….ocak “cak” sesleri zengin uyak
a………….parlayacak
a………….ancak
2. DÖRTLÜK
Çatma , kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl ,
Kahraman ırkıma bir gül !..Ne şiddet bu celâl ?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sorma helâl .
Hakkıdır , Hakk’a tapan milletimin istiklâl.
Sözcük Çalışması
çatma : Somurtma , sinirlenme , kaşlarını çatma.
çehre : Yüz
hilâl : Bayrak
celâl : Heybet , büyüklük.
Hakk : Allah ( c.c. )
hak : Hisse , pay .
istiklâl : Bağımsızlık
Açıklaması :
Şair bu dörtlükte al bayrağa seslenmektedir.Bayrak teşhis edilmiş(kişileştirilmiş)tir, ikinci şahıstır , sevgilidir. Türk bayrağındaki ay (sevgili) tehlikeler içinde bulunduğu ve kendisini sevenlerden fedakârlık beklediği için. kaşlarını çatmıştır.Onun çatık kaşı nice canları öldürür. Millet , sevgilisinin ( bayrağın ) yüzüne ve kaşına tutkundur. Kızgınlık , öfke , hırs gibi şeyler milletin sevgilisi olan bayrağa yakışmaz. Onun gülümsemesi kendini sevenlere can verir , sevenleri hayata bağlar.
Şair burada, vatanın timsali olan sevgiliye (hilâle) gülmesi için yalvarır. Bu millet, onun uğruna on binlerce şehit vermiştir. Millete kaşlarını çatar da gülümsemezse dökülen kanlar helâl olmayacaktır.
"Hakkıdır Hakk'a tapan milletimin istiklâl" mısraında "Hak" kelimesi iki manada kullanılmıştır:
Birinci manaya göre Hak , hak-hukuk deyiminde görüldüğü üzere, adalet ile ilgilidir. Hak aynı zamanda yapılan bir iş, fedakârlık veya durum karşılığı alınması gereken paydır.
İkinci manaya göre Hak, Tanrı manasına gelir. Müslüman olan Türkler ona taparlar .Akif bu beyitte İstiklâl (özgürlük ) kavramı ile Hak (Tanrı ve adalet) kavramı arasında münasebet (ilgi) kurmaktadır. İslâmiyet’in en mühim yönlerinden biri, adalete üstün bir değer vermesidir. Yani Allah , haklı olanın her zaman yanındadır , onun yardımcısıdır. Hak kelimesinin iki mana kazanmasının sebebi budur. Milletler yüksek kıymetlere inandıkları ve bağlı bulundukları takdirde özgürlüğe hak kazanırlar. Allah’a iman edenler mutlaka zafere ulaşacaktır. Hakk’ı sevenleri esir etmek mümkün değildir.
Uyak İncelemesi
b………….hilâl
b………….celâl “lâl” sesleri zengin uyak
b………….helâl
b………….istiklâl
3.DÖRTLÜK
Ben ezelden beridir hür yaşadım , hür yaşarım ;
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış ? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim , bendimi çiğner aşarım.
Yırtarım dağları , enginlere sığmam taşarım.
Sözcük Çalışması
ezel : Başlangıcı olmayan geçmiş zaman
zincir vurmak : Esir etmek
bent : Engel , set
engin : Deniz
Açıklaması :
Bu dörtlükte Türk tarihi ,Türk kahramanlığı , Türk’ün hürriyeti ve yılmaz karakteri anlatılmıştır. "hürriyet" kavramı üzerinde durulur. Burada şair "ben" kelimesini kullanırken Türk milletini kastetmektedir. Şair, burada Türk mîlletini konuşturmaktadır. En ıztıraplı günlerde , imkânsızlıklar içinde çırpındığımız bir zamanda , böyle bir inançla haykırmak ancak Mehmet Akif’e mahsustur.
Dörtlükte , Türk’ün hiç durmayan , hareketli bir ruh yapısına sahip olduğu da vurgulanmak istenmiştir. Türk milleti burda önüne ne gelirse , her türlü engeli aşan sel’e benzetilerek vurgulanmıştır. Anadolu Türk devleti gerçekten de 1071 Malazgirt Zaferi'nden bugüne kadar daima hür ve müstakil olmuştur. Hür yaşamak, Türk devlet ve milletinin varlığı ile birdir.Ondan mahrum kalmak bundan dolayı ona ağır gelir, onu çıldırtır. Bu millet, yeri geldiği zaman dağları delmiş , enginlere sığmamış , sel olup taşmış ve sonunda Anadolu’yu vatan yapmıştır. Anadolu toprağının vatan haline gelmesi şehitlerin mübarek kanlarıyla mümkün olmuştur.
Ezelden beridir esaret zinciri vurulmamış bu büyük millete zincir vurmak kimin haddine? Bir sel özgürce akmak için nasıl , önüne gelen her türlü engeli , bendi yıkar aşarsa , Türk milleri de bağımsızlığı için önüne çıkan her türlü engeli aşmış ve aşacaktır. Hiçbir milletin onu esir etmesi mümkün değildir.
Uyak İncelemesi
c…………..yaşarım “aş” sesleri tam uyak
c…………..şaşarım
c…………..aşarım “arım” lar redif
c…………..taşarım
4. DÖRTLÜK
Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar ;
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var .
Ulusun , korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Sözcük Çalışması
Garb: Batı ( Avrupa )
âfâk : Ufuklar
çelik zırhlı duvar : Düşman kuvvetleri
serhat : Sınır boyu (devlet sınırı)
ulusun : Ulumak fiili
Açıklaması :
Bu dörtlükte savaşan iki taraf yani Batılı milletler ile Türk milletinin karşılaştırılması yapılmaktadır. Batılı milletler medeniyet adına Türk milletini yutmak için saldırmaktadır. Garp (Batı) maddî silâhlarının üstünlüğüne güvenerek , çelik zırhını kuşanmış Türkiye'ye saldırmıştır. Düşmanların bu maddî üstünlüklerine karşı, Türklerin hiçbir şey ile sarsılmayan "iman"ları vardır. İman, insanın taşıdığı manevî inançların bütünüdür. İnsanı üstün kılan maddî gücü değil, îmanıdır. Zira îman olmazsa maddî güç, başarı kazanamaz. Batılı milletlerin teknik üstünlükleri ne kadar fazla olursa olsun , göğsü iman dolu Mehmetçik karşısında üstünlük göstermeleri imkânsızdır. Çünkü manevî değerlere dayanmayan maddî güç, insanî bir değer taşımaz. Maddenin üstünlüğü mânâyı yenememiştir , yenemeyecektir.
Yunanlılar , İzmir’i işgal ettikleri sırada ( 15 Mayıs 1919) “Türklere medeniyet götürüyoruz” propagandasını bütün dünyaya yaymışlar , İzmir’e çıktıklarında halka, akla hayale gelmeyecek işkenceler yapmışlardır. Bu muydu medeniyet? Yunanlıların medeniyet adı altında yaptıkları bu zulümden dolayı M.Akif , medeniyeti “tek dişi kalmış bir canavar ”a benzetmiştir.Burada bütün vahşîliğine rağmen, kendisini "medenî" diye tanıtan Batı ile bir alay da vardır.
Batı , dehşet verici görünmesine rağmen, eski gücünü kaybetmiştir. Devletler sadece maddî güçleriyle üstün gelmezler. Tarihî olaylar bunu göstermiştir. Sömürgeci Batı'ya karşı, başta Türkler olmak üzere ezilen bütün milletler isyan etmiştir ve Batı, Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra üstünlüğünü kaybetmiştir. Adeta ölmek üzere olan tek dişi kalmış bir canavar gibidir.
“Ulusun” kelimesi yücelik anlamına gelen “ulu” ismi değil ; “ulumak” fiilidir.Tek dişi kalmış canavarın uluması. . Burada "Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar, bırak, varsın ulusun, onda artık korkulacak bir taraf kalmamıştır" demek istemiştir.Batılı devletler silah bakımından ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar , seslerini ne kadar yükseltirlerse yükseltsinler Türk milletinin göğsündeki imanı öldüremeyeceklerdir.
Saldırgan medeniyet, can çekişmekte olan ve can havliyle son saldırışlarını yapan, tek dişi kalmış (ihtiyarlamış, ölmek üzere) bir canavarı andırır. Şiirin bütününde görüldüğü gibi, burada da millete ümit ve cesaret aşılanır. O canavar ne kadar ulursa ulusun, sen korkma, cesur ol! Zira onun bu sesleri, ölmek üzere ve hatta eceli senin elinle gelecek olan tek dişi kalmış bir canavarın feryatlarıdır. Ve bu canavarın gücü, senin göğsündeki imânı boğmaya yetmeyecektir.
Türk’ün imanı onların silahından daha kuvvetlidir. “Korkma” sakınmak , kendini geri çekmek anlamındadır.
Uyak İncelemesi
d……………….duvar
d……………….var “var” sesleri zengin uyak
d……………….boğar “boğar” sözcüğünde tam uyak var
d……………….canavar
5. DÖRTLÜK
Arkadaş , yurduma alçakları uğratma , sakın!
Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana vaat ettiği günler Hakk’ın
Kim bilir , belki yarın belki yarından da yakın.
Sözcük Çalışması
arkadaş : Mehmetçik , Türk ordusu
hayasızca akın : Düşman saldırıları
vaat etmek : Söz vermek
Hakk : Allah ( c. c. )
Açıklaması :
Şair bu dörtlükte Mehmetçiğe seslenmektedir.Düşman alçak , zalim ve hayasızdır. Milletimiz zulme uğramıştır. İnançları tam olanların yılmaları mümkün değildir. Bu parçada geleceğe büyük bir inançla bakılmaktadır. Tanrı, Türklere (Müslüman) ebedî bir hayat vaat etmiştir.Allah, kitabında inananlara zafer vadetmiştir. İstiklâl Savaşı'nın kazanılmasında dinî inancın büyük rolü olmuştur. Milletimizin azmi ve kahramanlığı sayesinde zafer çok yakındır. Akif, burada Türk milletinin inancını dile getirmektedir. Gözyaşlarının dineceği , milletin güleceği günlerin gelmesine çok kısa bir zaman kalmıştır. Akif’in vermek istediği müjde 30 Ağustos sabahı gerçekleşmiş , gelenler geldikleri gibi hatta daha kötü bir şekilde geri gitmişlerdir.
Uyak İncelemesi
e……………….sakın
e……………….akın “akın” sesleri zengin uyaktır.
e……………….Hakk’ın
e……………….yakın
6.DÖRTLÜK
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme , tanı !
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı .
Sen şehit oğlusun , incitme yazıktır atanı,
Verme , dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Sözcük Çalışması
kefensiz yatan : Şehit
Açıklaması :
Bu dörtlükte üzerinde önemle durulan iki mukaddes kavram vardır : Vatan ve şehit. Dış görünüşü bakımından vatan bir "toprak" parçasıdır. Fakat bu toprak parçası, milletin tarih ve hayatına sımsıkı bağlıdır. . Onu kutsal kılan maddî yönü değil, millet ve tarih ile olan münasebetidir. Bu vatan, binlerce şehit tarafından kazanılmış ve korunmuştur. Bu yönüyle vatan , sıradan bir toprak parçası değildir Bundan dolayı, ona bakarken toprağı değil, ona gömülü olan şehitleri görmelidir. Dünyada hiçbir şey vatan kadar kutsal ve değerli değildir.
Bu toprakları şehitlerimiz , döktükleri kanlarıyla vatan haline getirmişlerdir. Türk milleti eğer üzerine düşen vazifeyi ( vatanın korunması ) yapmazsa şehit olan ataları mezarlarında rahat edemeyeceklerdir. Başka milletler ne vaat ederlerse etsinler , bu vatan verilmeyecektir.Vatanımızın bir karış toprağı bile bizim için dünyalara bedeldir.
Uyak İncelemesi
f………………..tanı
f………………..yatanı “tanı” sesleri zengin uyak
f………………..atanı
f………………..vatanı
7. DÖRTLÜK
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda ?
Şüheda fışkıracak toprağı toprağı sıksan şüheda!
Canı , cananı , bütün varımı aşsın da Hudâ ,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Sözcük Çalışması
feda olmak :Uğruna can vermek
şüheda : Şehitler
canan : Sevgili
Hudâ : Allah (c.c. )
cüdâ : Ayrı kalmak
Açıklaması :
Vatanın korunması ve kollanması için can verenlere ne mutlu . Onlar vatanları için canlarını vermişler , şehitliğe erebilmişlerdir. İnsan, böyle bir inanca sahip olmazsa vatanı için ölümü göze alamaz.
Vatan uğrunda bizim kadar şehit veren millet yoktur. Her karış toprak şehitlerle doludur. Öyle ki "Şüheda fışkıracak toprağı sıksan şüheda'" mısraında söylenildiği gibi, insan avucuna biraz toprak alıp sıksa, ondan binlerce şehit fışkırır.
İnancımıza göre şehitler cennete giderler. Bağrında bu kadar çok şehit barındıran toprağın cennetten farkı yoktur. O , bizim dünyadaki cennetimizdir: Vatanımızdır. Âkif bu noktada vatanı için canı dahil her şeyini feda etmeye hazırdır. Allah'tan, dünyada kendisini vatanından ayırmamasını diler. Canını, sevdiklerini, her şeyini vatan uğrunda kaybetse bile, vatan toprağında yatmak mükâfatı ona yeter.
Vatan söz konusu olunca , canın da , sevgilinin de önemi yoktur. Önemli olan vatanın kurtulması , korunmasıdır. Bir insan için en büyük yoksulluk, vatanından uzak (cüda) kalmaktır. İnsan kendi canını veya sevgilisini kaybederse, vatan ve milletin var olacağı düşüncesiyle teselli bulur. Vatanını kaybederse, milletinin varlığı da tehlikeye düşer.Burada vatanın can ve canandan (sevgiliden) da üstün bir değer taşıdığı inancı vardır.
Bin seneden beri göklerine ezan seslerini verdiğimiz , üstüne sanat eserlerini koyduğumuz , bağrına şehitlerimizi gömdüğümüz , her zerresi ekmek ve tuz kadar aziz olan bu vatandan ayrı kalmak ne büyük bir felâkettir. Bu yüzden şair “ Allah’ım , bana ait olan her şeyi hatta canımı bile al ama beni vatanımdan ayrı bırakma!” diye dua ediyor.
Uyak İncelemesi
g……………….feda
g……………….şüheda “eda” sesleri kendi arasında ,
g……………….. Hudâ “üda” sesleri kendi arasında zengin
g………………. .cüda uyaktır.
8. DÖRTLÜK
Ruhumun senden , İlâhi şudur ancak emeli :
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli ,
Bu ezanlar -ki şahâdetleri dinin temeli –
Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli
Sözcük Çalışması
İlâhi : Ey Allah’ım !
emel : İstek , arzu .
mabet : İbadet edilen yer .
namahrem : Yabancı olmayan ( Şiirde yabancı anlamında )
şahâdet : şahitlik .
ebedi : Sonsuza kadar.
Açıklaması :
Burada "din" söz konusudur.Vatanlarını candan sevenlerin hayattayken arzu ettikleri şey öldükten sonra da yanıdır : Bu kutsal topraklara yabancılar kötü emellerle gezmesinler, mabetlerimizi kirletmesinler.
İslâm’ın iki temel esasının ( Allah’ın birliği ve Peygamber’in hak peygamber ve Allah’ın elçisi oluşu) şahitliğini yapan ezanlar semalarımızda ebediyen susmasın. Gökyüzü , dünya döndükçe ezan sesleriyle çınlasın.Ezan dinmesin , bayrak boyun bükmesin.Ey Rabbim , tek dileğim budur!
Şekil İncelemesi
h………………. Emeli
h………………. eli “ eli ” sesleri zengin uyak
h……………….temeli
h……………….inlemeli
9. DÖRTLÜK
O zaman vecd ile bin secde eder - varsa taşım ;
Her cerihamdan , İlâhi , boşanıp kanlı yaşım ,
Fışkırır , rûh-ı mücerred gibi yerden na’şım
O zaman yükselerek arşa değer belki başım!
Sözcük Çalışması
vecd : İman coşkunluğu
taş : Mezar taşı
ceriha : Yara
ruh-ı mücerred : Cisimsiz ruh
na’ş: Ceset
arş : Göğün en yüksek yeri
Açıklaması :
Dokuzuncu parçada konuşan şehittir. Din uğruna savaşan asker, -varsa- mezar taşları -kendi öldükten sonra ezan seslerini işitirse, mezarından kalkarak, yarasından kanları aka aka, her şeyden soyunmuş bir ruh gibi şükür secdesine kapanacaklar , göklere yükselir ve başı arşa değer. Yerden yedi kat arşa kanatlanacaklardır.
Mezar taşları canlanacak , şehitler yeniden hayat bulacaklardır. Onların yaralarından kanlar akarken sevinç gözyaşları dökeceklerdir.İslâm dinine göre şehitler doğrudan doğruya cennete giderler. Bundan dolayı, onlar din ve vatan uğruna ölmekten korkmazlar.
Uyak İncelemesi
ı………………. taşım
ı……………….yaşım “aş” sesleri tam uyak ,
ı……………….. naşım “ım” lar rediftir.
ı………………. .başım
10.BEŞLİK
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilaL!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal1
Ebediyyen sana yok ırkıma yok izmihlal :
Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyet
Hakkıdır , Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Sözcük Çalışması
hilal : Bayrak
izmihlal : Yok olma
Açıklaması :
İkinci dörtlükteki çatık kaşlı al bayrak gitmiş , yerine güler yüzlü al bayrak gelmiştir.Nazlı değil , şanlıdır. Güneşin batışından sonraki renk çok gerilerde kalmıştır. Aydınlık ve hür ufuklar şanlı hilâlin dalgalanışı ile süslenecektir.
“ Şafak” kelimesinin mânâsı değişmiştir. Vakit akşam kızıllığı değil , sabah güneşin doğduğu vakittir.Bu vakit gündüzün, aydınlığın özetle kesin zaferin müjdecisidir. Bayrak , kahraman ırkına ( Türk milletine ) kızgınlık duymadığına , kaş çatmadığına göre uğruna dökülen kanlar helâldir.Millet ebediyete kadar bayrağıyla hür olarak yaşayacaktır. Çünkü Türk milleti bayrağıyla bir bütündür. Hürriyet içinde dalgalanmak bayrağın , bağımsızlık da milletin hakkıdır.
Şekil İncelemesi
i………………. hilal
i……………….helal “lal” sesleri zengin uyaktır.
i……………….izmihlal
i……………….hürriyet
i………………..istiklal
Yararlanılan Kaynak : Rıdvan CANIM –Ethem ÇALIK: Mehmet Akif ERSOY –Hayatı-Sanatı-Eserleri , İstanbul -1997
Etiketler:
İstiklal Marşı,
mehmet akif ersoy
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder