Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi civarında boy atmış bu oluşumun adı da o fakültenin kaçılamaz geyiği olan Frankfurt Okulu tartışmalarından gelir. Daha çok da bu amors duruşun hiçbir katılımcısının o geyiklere katılmamış ve bu konuda ödev hazırlamamış olmasından.
Herkesin bir şeyler olmak hayaliyle yanıp tutuştuğu o garip dünyada; bir tekel bayii açmanın, bir iddaa bayii açmanın, altılı tutturmanın, iddaa’da haftanın sürprizlerini bulup çıkarmanın derdinde, lafın gelişi ipsiz sapsız adamlardık. Hepimizin koskoca bir orta öğretim hayatı kitap okuyarak geçmişti. Ne bulunduysa hatmedilmişti. Arada sırada coşkuyla okuyacak bir şeyler bulunca mutlu oluyor, kalan zamanlarda içiyor, sevişiyor, terk ediliyor, terk ediyor, arıza çıkartıyor, sabaha karşı polis amcalar ‘hadi lan evinize!’ diyene kadar sokaklar arşınlanıyordu.
Canımız sıkıldıkça fanzinler çıkartıyor, radyo sahipleri kandırılıp onlar işe uyanana kadar radyo programı yapılıyor, yerel gazetelerde sürtülüyordu. Birileri, ‘bunlarda bir iş var ama…’ diyordu ama o ‘ama’dan hemen sonra da emin olamıyor ve uzaklaşıyordu bizden. Zaten eli yüzü düzgün yaptığımız işlerin sayısı iki bilemedin üçü geçmez. Her fırsatta bir şeyleri bok etmenin telaşındaydık. Yani oldukça keyifli günlerdi…
Kimseye yeteneğini ispatlamaya kalkmamış, üretimden çok yaşama sanatına kafa yormuş olduğu için de hiçbiriniz bu oluşumdan haberdar değilsiniz. Ama biraz zaman ayırıp ‘Güzel İnsanlar Tutanağı’na göz atacak olursanız şimdilik en seçkin ürünleri olmasa da bu yazının yazarının worde geçmeye üşenmediği, bir zamanlar worde geçilip pc’sinin kuytu köşelerinde kalmış olan eserlerini görebilirsiniz…
Tam bir ‘Eskişehir Okulu’ öğrencisi listesi henüz oluşturulmadı. Şu an için üzerinde hiç tartışılmadan sayılabilecek isimler; Onur Sakarya, Yusuf Ziya Zeybekoğlu, Emre Gürdal, Nazım Ünal Yılmaz ve Güray Onok’tur. Çeşitli zamanlarda bu insanların üretimlerine ya da yaşam tecrübelerine eklemlenmiş bazı isimler de vardır. Ancak onlara şimdiden Eskişehir Okulu öğrencileri demek yanlış olabilir…
“ve zamanla
on sekiz yaşından küçüklere yasak
büyüklere şenlik bir film haline geldi hayatımız
içkiler küfürler ve bol seks
yan etkileri olan
aç karna okunmaması gereken bir kitap oldu
bol mide bulantısı ve bol baş ağrısı
oysa biz
hayat hakkında ileri geri konuşmamıştık hiç
atıp tutmamıştık
varsa yoksa dudakları ve saçlarıydı”(*)
Hayat hakkımızda ileri geri konuşmuş olabilir ya da fanilerden bazıları ama dargın değiliz kimseye. Ne omuz verdik birbirimize ne tekme attık. Kimse kimseye karışmadı. Kimse kimsenin olmadı, sana yamuk yapmayız Edip abi!
İşte böyle…Henüz kimse haberdar olmasa da belki bir gün tarihin de eşlik edeceği ya da bir an olsun ayık yakalayamadığı için fikrini alamayacağı bir insanlar topluluğuyla tanıştırayım sizi dedim. Onlar sizinle tanıştıklarına memnun oldular. Umarım siz de olursunuz…
*: Yusuf Ziya,Yanlış Yere Tutunanlar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder