Dead Man'i ilk izleyişimde şaşkınlığa uğradım. Bir gece yarısı yapacak başka bir iş bulamayınca, artık bu filmi izlemenin zamanı geldi dedim ve filmi izlemeye başladım. Daha önceki Jarmusch deneyimlerimden ötürü bir süre kadar bu filmi izlemeye cesaret edememiştim. Beklentilerim oldukça yüksekti ve hâlâ daha önce izlediğim filmlerinin etkisinden çıkamamıştım. Üstelik filmin kapağında: "Jarmusch'un Baş Yapıtı" yazıyordu. Eğer bu baş yapıtsa, daha önce izlediklerimden çok daha iyi olmalı diye düşündüm. Oysa ben hâlâ Down By Law ve Ghost Dog'un etkisinden çıkamamış ve hâlâ o mekanlarda, o karakterlerle yaşamaya devam ediyordum. Üstüne üstlük Dead Man bir western'di. İşte bu ruh haliyle sonunda cesaretimi toplayıp kendimi filme bıraktım.
Filme dair yaşadığım ilk şok kahramanın isminin William Blake (Johnny Depp) oluşu oldu. William Blake tutkunu olduğum için filmin pek çok noktasında çok farklı okumalar yapma şansım oldu. Bu filmi izleyecek herkese de önceden William Blake okumalarını tavsiye ederim. Özellikle de Cennet Ve Cehennemin Evliliği'ni.
Kahramanımız Bill Blake'in William Blake'e dönüşmesi filmin de kırılma noktası. Daha filmin başında Henri Michaux'nun dizeleriyle ölü bir adamla seyahat etmemek konusunda uyarılıyorsunuz. Her ne kadar Bill Blake "ben ölü değilim" dese de o an William Blake'e dönüşerek sizi de yanına alıp seyahatine başlıyor. Aptal Beyaz Adam seyahat etmek konusunda tereddüt etse de Exhabacay yani Nobody (filmdeki Kızılderili karakter) onu seyahate hazırlıyor ve beyaz adamın yola çıkmasına ön ayak oluyor. Bill Blake de bir noktadan sonra William Blake olduğunu kabul edip, bunun farkına vararak (iki şerifi öldürmeden önce onlara: "Şiirimi biliyor musunuz?" diye sorar) Yolcu'ya dönüşüyor.
Exhabacay yani Nobody melez bir Kızılderili ve bu sebeple de melezi olduğu iki kabile tarafından da dışlanmış ve yalnız yaşamak zorunda kalmış. Onun hikayesini öğrendiğinizde bugüne kadar filmlerde karşınıza çıkan tüm Kızılderililerden farklı bir karakterle karşılaşıyorsunuz. Vahşi batıda tek başına varolabilmesinin ötesinde kendi geçmişinden kaynaklanan bazı tecrübelere sahip olması onu oldukça ilginç bir karaktere dönüştürüyor. Nobody ve William Blake yan yana geldiklerinde adeta bir eğretileme, bir şiir ortaya çıkıyor. Çünkü birbirinden bağımsız ve çok farklı karakterler olmalarına rağmen yan yana geldiklerinde o kadar çok anlam oluşturuyorlar ki... Kızılderili soy kırımı, Amerika'yı kuran, yaratan çapulcu tayfası, yamyamlık ve oldukça dürüst , tarafsızca anlatılmış bir Amerikan tarihinin içinden gelip geçiyorlar. Bugüne kadar kimsenin söylemeye kolay kolay cesaret edemediği gerçekleri o kadar yalın bir dille anlatıyor ki Jarmusch; Dead Man siyah-beyaz bir western olmanın ötesine geçip iç içe geçmiş pek çok imgenin bir festivaline dönüşüyor.
Filmin her epizodu ayrı bir şiir. Her epizodu başlı başına ayrı bir görsel şölen. Klasik western filmlerinden hristiyan ikonalarına kadar pek çok şeye atıfta bulunuyor Jarmusch. Bazı kareler adeta birer tablo gibi hazırlanmış. William Blake'in (Johnny Depp) ölü bir geyiğe sarılıp yattığı sahne adeta cennet ve cehennemin evliliğini simgeliyor, yaşamı ve ölümü. Ölü şerifin adeta bir hristiyan ikonası gibi sönmüş ateşin üstündeki başı ve ateşteki odunların başının çevresinde bir hare oluşturması, daha sonra kiralık katillerden Cole'un şerifin kafasını ayağı ile ezip parçalaması bir inanç sistemini, bir dönemin sanat anlayışını ezip parçalıyor.
Bunların yanında biraz da filmin müziklerinden bahsetmek gerek. Filmin müziklerini Neil Young yapmış. Müzik, anlam ve görsellik o kadar usta bir aşçının karışımı ile bir araya getirilmiş ki biri diğerinin eksikliklerini kaparken diğerinin önüne geçme isteği duymuyor. Bu denge filmin sonuna kadar da devam ediyor. Müzik filmin ritmine, ritim müziğe ayak uydurarak film boyunca uygun adım gidiyorlar.
Bunun dışında film ne mi anlatıyor? O kısmını da William Blake'ten öğrenelim:
"Uysaldı bir zamanlar ve tehlikeli bir yolda,
Adil insan tutturdu yolunu
Ölüm vadisi boyunca.
Güller dikilir dikenlerin bittiği yere,
Ve çorak çalılıkta
Vızıldar bal arıları.
Tehlikeli yol yapıldı sonra,
Ve bir ırmak ve bir kaynak
Her uçurum ve mezarda,
Ve ağarmış kemiklerin üzerinde
Kızıl balçık oluşmuş;
Kötü kişi terk edene dek rahatlığın yollarını,
Tehlikeli yollarda yürümek ve adil insanı
Çorak iklimlere sürmek uğruna.
Şimdi ilerliyor sinsi yılan
İnce bir ağırbaşlılıkla.
Ve öfkeden kuduruyor adil insan
Aslanların dolaştığı yabanlarda."
Not:Bir zamanlar ödev olarak hazırlamıştım bu yazıyı. Sonra bir sinema forumuna yazmış ve çoktan unutmuştum o yazıyı oraya yazdığımı. Bugün google'da gezinirken rastladım. Bir internet sitesi o forumdan alıntılayıp beni yazımı yayınlamış. Ben o kadar da iyi bir yazı olduğunu düşünmüyorum, çok fazla eksiği var ama birilerinin yeniden yayınlaması hoşuma gitti.(http://kirpi.fisek.com.tr/index.php?metinno=sinema/20060515142559.txt) Bu site nedir, necidir bilmem ama birden bire acaba bu yazıyı adam mı etsem yoksa 'ulan o kadar sinema okuduk biraz da öğrendiklerimizi yazı yazarak gösterelim' hevesinin peşinden mi koşsam diye tereddütler yaşattı bana. Kendilerine teşekkür ederim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder