26 Nisan 2010 Pazartesi

ESKİ BİR KİTAP, YENİ BİR ROMAN


“Yeni Roman” edebiyatı terbiyesizce yalamış, daha çok sinemayla aynı yatağa girip hatta müta nikahıyla halvet olup ortaya soyu sopu flu çocuklar da çıkarmıştır. Çok mühim bir şey midir? En azından mühim adamlar ve kadınlardır. Bugün’ün yeni olduğunu ve bugünün önemli olduğunu; insana kırgın da olsa, yeni bir insan bulmanın gerekli olduğunu ortaya koyarak, unutulduğu raflarda yeni’den yeniden ümidini kesmişlere şevk verebilmek umuduyla bekleyip duruyor.  
“Geçmişten gelen biçimlerin düzenli tekrarı yalnızca saçma ve boş bir uğraşma değildir, zararlıdır da” diyen Alain Robbe-Grillet, kitaplarında ne kadar aykırı dursa da “yeni roman biçimleri arayan, insanla dünya arasındaki yeni bağlantıları anlatabilen yeni bir roman bulmaya, yani yeni bir insan bulmaya karar veren” bir aklı salim olarak bugün,tıpkı  yıllar evvelki gibi su serpti yüreğime.
Zaten her şey ayartabiliyorken beni şu şiir uğraşından, evvel zamandan makul tekrarı çoktan aşmışken gariban, sevemiyorum işte n’apıyım, çanına ot tıkamak istiyorum Haşim makyajıyla gezenlerin, Necip’e fasılasız rahmet okutanların… Olsa da keşke Nazım’a da kanırtanlar, kaysam şöyle toptan cümle cemaatlerine… Yok, yok! Ya daha akıllı adamlar ve kadınlar onlar, ya da tükenmeye yüz tuttular…
Alain’in de yok mu sanki ağzımdan çıkan küfrü boş yere yere düşürmeyecek beceriksizlikleri?! Var da, lüzumu yok şimdilik… Konu yeni romanın itliği g.tlüğü değil… Her günün yeni, her insanın değerli olduğunu söylemek için tüm bunlar.
’Neden yazmak isteğini duyduğumu anlamak için!’ diyor elin Alain’i, neden yazdığını sorduklarında; vallahi güzel laf, hatta kimse diyemez lafu güzaf, ekmek var çarpar adamı…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder