Kendimi ortaya koymak konusunda cesur olduğumu söylerler. Bunun cesaret ya da dürüstlük olmadığını iddia eder ve sık sık da kazanırım.
Hep okunmak için yazdım. Birilerinin okuyacağını bilerek. Sorumlu ve sıkıcı biri olmak istemedim. Birilerine bir şeyler enjekte etmek istemedim. En fazla, rica etmişimdir: "Lütfen beni anlamaya çalışın!"
Bunu bile, ancak zavallıların zavallısı durumuna düştüğümde yapmışımdır.
Kimseyi anlamak için okumadım. Kimseyi öğrenmek için okumadım. Kimseyi gülmek için okumadım. Kimseyi ağlamak için okumadım. Bu cümleyi, fiillerin yerine fiiller koyarak istediğiniz kadar uzatın... Tüm o fiillerden nasiplendim. Anladım, öğrendim, güldüm...
Teşhir, ifşa, ibra, itiraf, itiraz, tahakküm... Pek çok kılığa bürünüp gözler önüne serildim. Kendimden geçip kendimi sereserpe buldum.
"Pişman mısın?" diyerek yüzüme sırıtan kıllı, bıyıklı, altın zincirli ve de tabii ki eski kasa Mercedes'li bir hanzo oldu hep yazdıklarım. "Hayır." dedim her seferinde, "Bu mesleği bile isteye seçtim... Dert etme sen!"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder