28 Şubat 2010 Pazar

A Benim Hevesli Serserim!

Hasretcan'a ve tüm bizim çocuklara;

Şimdi kalkıp tanrıya hesap soruyordur uzaklarda bir çocuk. Oysa acımıyordur hiçbir yeri ve bilmez komşunun güvercinlerini nasıl kendi yuvasına getireceğini, bunun bir hırsızlık olmadığını, maharet gerektirdiğini.


Aç kalınca, kuşların kafalarını koparıp tüylerini yolup, pişirip yemeyi bilmelidir ve tabii ki en az bir orospunun kollarında uyanıp, tanımadığı kadının güzelliğine değil sıcaklığına vurulmayı tecrübe etmelidir.

Alkolden uykuya seyahat eden babaların, ağabeylerin arasına karışıp; rakı masalarında, kadından çokça laf açmanın bedeninde delikler açılmasına sebep olacağını, kan kaybederek öğrenmelidir.

Karakollardan toplanarak ya da karakollardan toplanacağının farkında olarak girişmelidir ilk hevesli suçlarına… Ve aidiyetinin farkına varmalıdır; hangi kadına, hangi sokağa, hangi babaya?

Uysal yanlarını susturmalıdır şimdi o çocuk, hesap sormayı bırakıp hesap vermeye başlamalıdır hayata… Hangi hükmün hangi firarla biteceğini bilemezsin, bu yüzden a benim hevesli serserim, itiraftan değil inkardan yana boz yeminlerini…

Kışkırt ama kızdırma paranın tanrılarını, kızıştır ama doyurma bedenin iflah olmaz yaralarını…

***

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder