Belli bir tarihten, belli bir başka tarihe kadar parantez içlerine aldığımız herşey ve onların zaptedemediğimiz yanları, dalları... Süresiz ama belirgin tarihlere mahkum budalalık kaçamakları... Adlarımızı silip yerlerine şarkılar, mısralar koyma uğraşları... Sonra, adlarımızı geri kazanabilmek için elden çıkarmak zorunda kaldığımız onca bilinçaltızenginlikleri...
O gün, biri birilerini gerçekten sevmiş olsaydı; bugün, dünya başka bir güneşle aydınlanacaktı... Olmadı! Olmadı! Varsın olmasın... Susalım ve bu sessizliğe inanmayanlara kırılalım...
"Aslında..." diye başladığımız her cümlede darağaçlarına çekeduruyoruz o güzel gençliği... Sıkıldığımız herşeyden vazgeçtiğimizi söylemek öyle boş ki!..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder