The times are tough now, just getting tougher
This old world is rough, it's just getting rougher
Cover me, come on baby, cover me
...
Promise me baby you won't let them find us
Hold me in your arms, let's let our love blind us
...
This whole world is out there just trying to score
I've seen enough I don't want to see any more,
Cover me, come on and cover me(1)
Aç karnına, guruldayan bir karınla, çaresizlik ve yoksulluk içinde, asla geçip gitmeyeceğini sandığım bir yalnızlık çağının tam ortasında, saçım uzarken ve kısalan aklımı bir bok sanıyorken, hatamı maharet gibi ona buna anlatıyorken, bedenimi evcil bir hayvan gibi gezdiriyorken sokaklarda, hala ümidim vardı…Tuhaf olan elimdeki valeyi hiç kullanmamış olmamdı. Belki de çoktan pişti yapmış olabilirdim ama bu niyetle oturmamıştım oyuna. Ben sadece iyi zaman geçirmek istiyordum, tıpkı şimdi yaptığım gibi...
Peki neydi iyi zaman? Kırlangıç yavrularının yumurtadan çıkmasını beklemekti. İlk gelinciği görüp yanına koşup çocukça sevinmekti. Borçlanmadan yaşamaktı; dostlara, aşka, kavgaya, unutuşa, sevince ve hüzne...
Yinede düşüp dizlerinizi kanatabiliyordunuz. Ben çok fena kanattım. Hatta doktorlar altı aylığına koşmayı bile yasaklamışlardı zamanında bana. Anneme göstermeden, belli etmeden çılgınca koşup durmuştum, dehşet acılar çeksem de. Neden koşmamam gerektiğini çok iyi anlamıştım. Tüm budalalığıma rağmen hep iyileştim, kötürüm kalmadım. Veremle olan kan davamı bile hatırlı büyükleri araya sokarak tatlıya bağladım. Hala korkarım bir gün yeniden hortlayacak diye. Yinede sigarayı bırakmaya henüz niyetim yok...
En karanlık gecelerden birinde kayan bir yıldız diledim ve bir yıldız kaydı, sonra “gel artık!” dedim “havalar ısınınca kardanadamlar ölür”(2) ve bekledim…Çoook bekledim. Öyle ki bekleyiş halindeyken beklediğimi unuttum. Ne yaptığımı bilmeden bekleyedurdum. Bu arada bir çok şeyden sıkıldım ve hayatımın yasalarını değiştirdim. Parlamentoyu fesh edip bazı topraklarımı azad ederek kendi krallığımı kurdum.
Bu krallığa bir kraliçe gerekeceğini hiç düşünmemiştim. Kuruluş fermanında böyle bir zorunluluk yoktu. Sonra sen geldin. İlk gülüşünle sardın halkını, bağrına bastın. Bu krallığın senin için kurulduğunu, bu krallığı senin için kurduğumu anladım.
Havalar henüz ısınmamış, kardanadamlar ölmemişti. Hayat tabi ki zordu ama henüz birimizi bile tüketememişti. İyi ki sarıldın bana...
Şimdi bu krallığın yolunu gösteren tek haritayı sana veriyorum. Kaybolmama izin vermeyeceğini biliyorum...
1: Bruce Springsteen, Cover Me
2: Hakan Akdoğan, Nü Peride
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder