Kocakarı ile Ömer - Mehmet Akif Ersoy
Kocakarı ile Ömer
|
Yaşlı karı ileÖmer
|
Üstâd-ınecîbim Ali Ekrem Bey'e
|
Necip üstadım Ali Ekrem Bey'e
|
Yok yaAbbâs'ı bilmeyen, kimdi?...
Osahâbîyi dinleyin, şimdi:
|
Abbas'ı bilmeyen,yoktur ya, kimdi?...
O sahâbîyi dinleyin şimdi:
|
"Bir karanlık geceydi pek deayaz...
İbni Hattâb'ı görmek üzre biraz,
|
Karnlık bir geceydi, pek de ayaz...
Hz. Ömer'i görmek üzere biraz,
|
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
|
Çıktım evden ki yollar ıpıssız.
Yolcu bir benmişim meğer yalnız!
|
Aradan geçmemişti çok da zaman,
Az ilerden yavaşça olduiyân,
|
Aradan geçmemişti çok da zaman,
Az ilerden yavaşça oldu ayan,
|
Zulmetin sînesindeukdegibi,
Ansızın birmüheykel a'râbî!
|
Karanlığınsinesindedüğümgibi
Ansızın, heykelleşmiş arab ,
|
Bembeyaz birridâiçindegarîb,
Geliyormuttasılmehîbmehîb.
|
Bembeyaz bir hırka içinde garib,
Geliyorsürekli, heybetliheybetli.
|
Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;
Durmadan karşıdanselâmlaştık.
|
Ben sokuldum, o geldi, yaklaştık;
Durmadan, karşıdanselamlaştık.
|
Düşünürkenselâmalan sesini,
Oheyûlâuzandı tuttu beni
|
Düşünürken selam alan sesini,
Ohayaletuzandı, tuttu beni;
|
Bir de baktım,Ömerdeğil mi imiş?
YâÖmer! Böyle geç zaman, bu ne iş?
|
Bir de baktım, Ömer değil mi imiş?
-Ya Ömer! Böyle geç zaman, bu ne iş?
|
- Şumahallâtı devre çıkmıştım...
Gel beraber, benimle, üç beş adım.
|
-Şumahalleleridolaşmaya çıkmıştım...
Gel beraber, benimle üç beş adım.
|
Nesadâvar, ne bir yürürbîdâr;
Uhrevîbir sükûn içindecivâr.
|
Nesadavar, ne bir yürüruykusuz;
Ahiret gibibir sükun içinde civar
|
Ömer olmuş gezer,sıyânet-i Hak...
Şu yatan beldenin huzuruna bak!
|
Ömer olmuş gezer, Hakkın koruyucusu...
Şu yatan beldenin huzuruna bak!
|
Osemâlar kadar yücelmiş alın,
Çakarak sînesindenâfâkın,
|
Osemâkadar yücelmiş alın,
Çakarak sînesindenufukların,
|
Bir zaman sönmeyennigâhıyle,
Necm-i sâhirde sanki birhâle!
|
Bir zaman sönmeyenbakışıyla,
Uykusuz yıldızlardasanki bir hale!
|
Duruyor her evin önünde Ömer,
Dinliyorbî-haberiçerdekiler
|
Duruyor her evin önünde Ömer,
Dinliyor,bir haberiçerdekiler.
|
Geçmedik enharâbbir yapıyı,
Yokladık sağlı sollu her kapıyı.
|
Geçmedik enyıkıkyapıyı bile ,
Yokladık sağlı sollu her kapıyı.
|
Geldik artıkMedînehâricine;
Birçadırgördü, durdu kaldı yine.
|
Geldik artıkMedine'nin haricine;
Birçadırgördü, durdu kaldı yine.
|
Ocakbaşında oturmuş birihtiyarcakadın.
"Açız! Açız!" diyeferyâdeden çocuklarının,
|
Ocakbaşında oturmuşihtiyarcakadın,
"Açız! Açız!" diye feryat eden çocuklarının,
|
Karıştırıp duruyorken pişennevâlesini;
Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:
|
Karıştırıp duruyorken pişenyemeklerini
Çıkardı yuttuğu yaşlarda çırpınan sesini:
|
- Durundu yavrularım, işte şimdicek pişecek...
Fakat nehâlise bir türlü pişmiyordu yemek!
|
-Durun yavrularım, işte şimdicik pişecek...
Fakat,nedense,bir türlü pişmiyordu yemek!
|
Çocukların yeniden başlamıştınâleleri...
Selamı verdi Ömer, daldıâkıbetiçeri.
|
Çocukların yeniden başlamıştıinleyişleri...
Selamı verdi Ömer, daldısonundaiçeri.
|
Selamı aldı kadın pekbeşûşbir yüzle.
- Bu yavrular niçin, ey teyze, ağlıyor, söyle?
|
Selamı aldı kadın, pekgülümserbir yüzle.
Bu yavrular, niçin ağlıyor ey teyze, söyle?
|
- Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...
- O halde, neden ? biraz yemek komuyorsun?
-Yemek mi?
-Çömleği sen,
|
-Bu gün ikinci gün, aç kaldılar...
-O halde, neden biraz yemek komuyorsun?
-Yemek mi?
Çömleği sen,
|
-Tiridmi zannediyorsun? İçinde sâde su var;
Çakıltaşıyla beraber bütün zaman kaynar!
|
Et yemeğimi sandın? İçinde sadece su var;
Günboyu,çakıltaşlarıyla beraber kaynar!
|
Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
- Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, yadayın...
|
Ne çare! Belki susarlar, dedim. Ayıplamayın.
-Peki senin kocan, oğlun, ya kardeşin, yadayın...
|
-Tek erkeğin de mi yok?
- Hepsi öldü...
- Kimsem yok.
- Senin midir bu küçükler?
- Torunlarım.
- Ne de çok!
|
-Eşin, kocan da mıyok?
-Hepsi öldü...
-Kimsem yok.
-Senin midir bu küçükler?
-Torunlarım.
-Ne de çok!
|
Adam,Emîregidip söylemez mi hâlini?
- Ah!
Emîreöyle mi? Kahretsinan-karîbAllah!
|
Adamhalifeyegidip söylemez mi durumunu?
-Ah!
Halifeöyle mi?En kısa zamandaonu kahretsin Allah!
|
Yakındarâyet-iikbâli ser-nigûnolsun...
Ömer, belâsını dünyâda isterim bulsun!
|
Talihinin bayrağıyakında yerle bir olsun...
Ömer, isterim ki, belasını dünyada bulsun!
|
- Ne yaptı, teyze, Ömer, böyleinkisâredecek?
- Ya benyetîmavuturkenEmîruyur mu gerek?
|
-Ne yaptı teyze, Ömer böylebedduaedecek?
-Ya, ben yetim avuturkenhalife(nin) uyuması mıgerek?
|
Raiyyetiz, ona bizlervedîatu'llâhız;
Gelip de bir aramak yok mu?
-Haklısın yalnız,
|
Bizler, onunhalkıyız, veonun yönetimine verilmş ilahi birer emanetiz;
Gelip de bir aramak yok mu?
-Haklısın yalnız,
|
Zavallının işi pek çok zaman bulup gelemez;
Gidip de söylememişsen ne haldesin bilemez
|
Zavallının işi pek çok, zaman bulup gelemez;
Gidip de söylememişsen, ne haldesin, bilemez
|
- Niçinhilâfeti vaktiyleeylemişti kabûl?
Sonunda böyleçürük özrükim sayarmakbûl?
|
-Öyleyse,halifeliği zamanındaniçin eyledi kabul?
Sonunda böyle birçürük özrükim sayarmakbul?
|
Zavallının işi çokmuş!... Nedir,muhârebemi?
İşitme sen decivârındainleyen elemi,
|
Zavallının işi çokmuş!.. Nedir (işi),savaşmı?
İşitme sen deetrafındainleyen kederi,
|
Medînehalkınıüryanbırak,Mısır'da dolaş...
"Gazâ!Gazâ!" diye git,soy cihânı, gel paylaş!
|
Medine halkınıçıplakbırak, Mısır'da dolaş...
Gaza! Gaza! diye git,dünyayı soy, (sonra)gel paylaş!
|
Çocukların bu sefer yükselinceferyâdı,
Kadın,tehevvürü artıkcünûna vardırdı;
|
Çocukların bu sefer yükselinceferyadı,
Kadın,köpürmeyiartıkçılgınlığavardırdı:
|
- Şunevhalar ki çıkar tâ bulutların içine,
Ömer!Savâik-i tel'înolur, iner tepene!
|
-Şuçığlıklar,ki çıkar, tâ bulutların içine;
Ömer lanet yıldırımlarıolup , iner tepene!
|
Yetîmin âhını yağmur duâsızannetme:
Osayhara'd-ı kazâdır ki gönderirademe!
|
Yetimin âhını, yağmur duası sanma:
Oçığlık, kaderin bir şimşek çakışıdırki, gönderiryokluğa!
|
- Açız! Açız! Bize bir lokma olsun ekmek ver...
- Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!
|
"Açız! Açız! Bize bir lokmacık olsun ekmek ver..."
"Susundu yavrularım, işte oldu, şimdi pişer!
|
Gidip de söyleyeyim ha?Dilencilikyapamam!
Ömer de kim? benim ondankerîmadamdı babam,
|
Gidip de söyleyeyim ha? Dilencilik yapamam!
Ömer de kim? Ondan çok dahacömerttibenim babam.
|
Ölür deyüz suyudökmem sizinHalîfenize!..
Ömer vuruldu bu son sözle...
Haklısın, teyze!
|
Ölürüm de,yüz suyudökmem sizin halifenize!..
Ömer, vuruldu bu son sözle...
-Haklısın, teyze!
|
Avutçocukları, ben şimdicek gider gelirim.
Halîfeönde, bitik suçlu,münfa'il,nâdim;
|
Çocuklarıteselli et, ben şimdi gider gelirim.
Halife önde; bitik, suçlu,kırgın, pişman;
|
Ben arkasında,perîşan,çadırdan ayrıldık.
Sabâhakarşı biraz başlamıştı aydınlık.
|
Ben arkasında, perişan bir şekilde, çadırdan ayrıldık.
Sabaha karşı biraz aydınlık başlamıştı .
|
Köyünköpekleriejdermisâli saldırıyor,
Bırakmıyor bizi yoldan, fakat kim aldırıyor!
|
Köyün köpekleriejderha gibisaldırıyor,
Bırakmıyor bizi bu yoldan, fakat kim aldırış ediyor!
|
Medîne'nin dalarakmünhanîsokaklarına;
Dönüp dönüp hele geldikzahîreanbarına.
|
Medine'nineğri büğrüsokaklarına dalarak;
Döne döne hele ki vardıkyiyecek ambarına.
|
Halîfegirdi açıp, ben de girdim emriyle.
Arandı her yeri, birmumyakıpale'l-acele.
|
Halife açıp (ambara) girdi, ben de girdim emriyle,
Aradı her yeri, birmum yakarak alelacele.
|
- Şu tekçuvalunu gördün ya! Haydi yükle bana;
Butesti yağdoludur, elverir oyükde sana.
|
-Şu tek çuval unu gördün ya! Haydi yükle sırtıma;
Butesti (de) yağ doludur, elverir (artık) o yük de sana.
|
ÇuvalHalîfe'de, yağ bende, çıktıkanbardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
|
Çuval halifede, yağ bende, çıktıkambardan;
Kilitleyip geri döndük deminki yollardan.
|
Mesâfe, baktım, uzun;yükyaman; Ömer yaralı;
Dedim ki:
Ben götüreydim... Verir misinçuvalı?
|
Baktım, mesafe, uzun; yük ağır, Ömer ise yaralı;
Dedim ki:
-Ben alsaydım... Verir misin çuvalı?
|
- Hayır, yorulsa değil, ölse yardım etme sakın:
Vebâli kendine âiddirİbniHattâb'ın.
|
-Hayır, değil yorulsa, ölse de yardım etme sakın:
Günahıkendine aittir Hattâboğlu'nun.
|
Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?
Yarınhuzûr-i İlâhide, kimseler Ömer'in,
|
Kadın ne söyledi, Abbas, işitmedin mi demin?
YarınAllah'ın huzurunda, kimseler Ömer'in,
|
Şerîk-i haybetiolmaz, bugünlük olsa bile;
Evet,hilâfeti yüklenmiyeydi vaktiyle.
|
Zararına ortakolmaz, bugünlük olsa bile;
Halifeliği üstlenmeyeydivaktiyle.
|
Kenâr-ı Dicle'de birkurtaşırsa bir koyunu,
Gelir deadl-i İlâhîsorarÖmer'den onu!
|
Dicle'nin kenarındabir kurt kapsa bir koyunu,
İlahiadaletgelir de,Ömer'den sorar onu!
|
Bir ihtiyar karıbî-keskalır, Ömermes'ûl!
Yetîmi,girye-i hüsrânalır, Ömer mes'ûl!
|
Bir ihtiyar kadınkimsesiz mi kalır?Ömersorumlu!
Bir yetimhüsran gözyaşlarıseline mi kapılır? Ömer sorumlu!
|
Birâşiyân-ı sefâletbakılmayıpgöçse:
Ömerkalır yine altında, hiç değil kimse!
|
Yoksulluk-sefaletiçindeki bir yuva ilgisizlikten göçerse
Hiç kimse değil, altında yine Ömer kalır!
|
Zemînegadrile bir damla kan dökünce biri:
O damla bir kocagirdâbolur boğar Ömer'i!
|
Yeryüzüne; haksızlık ilebir damla kan dökünce biri:
O damla bir kocagirdapolur, gelir, boğar Ömer'i
|
Ömerduyulmada herkalbin inkisârından;
Ömerkoğulmada hermâtemin civârından!
|
Ömer duyulmadakırılanher kalbin bedduasında;
Matemlere bürünmüşher yerden Ömer'dir kovulmada!
|
Ömer Halîfe iken başka kim çıkarmes'ûl?
Ömer ne yapsın, İlâhî, beşerzalûmücehûl!
|
Ömer halife iken başka kimsorumlututulur?
Ömer ne yapsın, Ey Allah'ım, insan nefsine çokçazulmeden(zalum), ve ne çokbilmez(cehul)dur!
|
Ömer'den isteniyor beklenenMuhammed'den...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın bubârı sırtınasen?
|
Muhammed'den beklenen Ömer'den isteniyor ...
Ömer! Ömer! Nasıl aldın buyükü sırtınasen?
|
- Sen almasan acaba kim gelip de senden iyi,
İdâreeyliyecek düştüğün buma'rekeyi?
|
-Sen almasan, acaba kim gelip de senden iyi,
Yönetebilecek, içine düştüğün bumücadeleyi?
|
Evet,adâleti "mutlak" hayâl edersen eğer,
Ömerdeğil ya ne olsan bırak ki hepsiheder!
|
Evet, adaleti"mutlak adalet"gibi düşünürsen eğer,
Ömer değil ya ne olsan bırak ki hepsiboşa gider!
|
Beşer,adâleti "mutlak" tahayyül eylerse,
Görür ümîdinimahkûmher zamanye'se.
|
İnsanlık, adaleti "mutlak" olarak düşünürse,
Ümidini, her zamanmahkum olarak görür,ümitsizliğe.
|
Sen eyÖmer, nemeleksin, ne biremîr-i zalûm...
Fakat elinde ne var?Fıtratenbeşermazlûm!
|
Sen eyÖmer, ne meleksin, ne bir (kendi nefsine zulmeden) emir-i zalum...
Fakat elinden ne gelir?İnsan, yaradılışından ötürü mazlum.
|
Görürbürûc-i semânın bütünsitâreleri,
Zalâmiçinde,yük altındainleyenÖmer'i!
|
Görür,gökyüzü burçlarındakibütünyıldızlar,
Karanlıkiçinde,yük altındainleyen Ömer'i!
|
Huzûr-i Hakk'açıkarken bu unlucebhenle,
Değilzemîni, getirşâhid âsümânıbile!
|
Allah'ın huzurunaçıkarken buuna bulanmış alnın ile,
Değil yeryüzünü,gökyüzünübiletanık tut!
|
- Uzak mı yol? Daha çok var mı?
- Ancak üç beş adım.
Mecâli kalmamış artık zavallının...
Baktım:
|
-Uzak mı yol? Daha çok var mı?
-Ancak üç beş adım.
Gücükalmamış artık zavallının...
Baktım:
|
Olanca azminicebr eyleyip, nefes nefese;
Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin belâ ne ise!
|
Olanca azminizorlayıpnefes nefese;
Yavaş yavaş yürüyor. Geldi bin bela ne ise!
|
Sokulduhaymeye, indirdi arkasından unu:
- Bırak datestiyi yerleştirin kenâra şunu.
|
Sokulduçadıra, indirdi sırtından unu:
-Bırak da testiyi yerleştirin kenara şunu.
|
Hemen çakılları çömlekten indirip attı,
Uzandı testiye, yağ koydu, sonra un kattı.
|
Hemen çakılları çömlekten indirip attı;
Uzandı testiye, yağ koydu, sonra un kattı.
|
Oturmak istedi, lâkin belâya bak ki:Ocak,
Hemen sönüp gidecek...
- Teyze, yok mu hiç yakacak?
|
Oturmak istedi, fakat belaya bak ki: Ocak,
Hemen sönüp gidecek...
-Teyze, yok mu hiç yakacak?
|
Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;
Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.
|
Kadın getirdi beş on parça yaş diken Ömer'e;
Ömer de yakmak için büsbütün serildi yere.
|
Ocak tüter, Ömer üflerzefir-i hârıyle;
Zemînilihye-i beyzâyıtârumâriyle,
|
Ocak tüter, Ömer üflerateşli nefesiyle;
Yeri,darmadağınık beyaz sakalıyla,
|
Sücûd tavr-ı huşû'unda,muttasılsüpürür;
İçinde rûhu yanar,cebhesinde ter köpürür!
|
'İnanç ve huşu içinde secde edercesine'''devamlısüpürür;İçinde ruhu yanarken, alnında ter köpürür!
|
Dönermuhît-i nigâhında tûde tûde duman;
Bulut geçer gibinecminhıyat-ı nûrundan!
|
Bakışlarının çevresindeküme kümedumanlar döner;
Önünden','yıldızların nurdan iplikleribulut gibi geçer!
|
Ocak tutuştu, yemek pişti;
- Var mı teyze kabın?
Getir de indirelim...
- Var büyükçe bir kap, alın.
|
Ocak tutuştu, yemek pişti;
-Var mı teyze kabın?
Getir de indirelim...
-Var büyükçe bir kap, alın.
|
Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekliyecek!
Ömer çocuklara bir biryedirdiüfliyerek
|
Yemek sıcaktı, fakat kim durup da bekleyecek!
Ömer çocuklara bir biryedirdi üfleyerek!
|
Kesildihaymedemâtem, uyandırûh-i sürûr;
Çocuklar oynaşıyorlar, kadınferîh ü fahûr.
|
Çadırdaüzüntü son buldu, başladı neşeli ruh hali;
Çocuklar oynaşıyorlar,kadın ise mağrur ve sevinçli.
|
Ömerbu âlemi gördükçegaşy içindeydi...
Dedim:
- Sabâh oluyor kalkalım...
- Evet, haydi!
|
Ömerbu âlemi gördükçekendinden geçmekteydi...
Dedim:
-Sabah oluyor kalkalım...
-Evet, haydi!
|
YarınEmâret'e gel teyze, öğleyin beni bul;
Emîr'e söyleriz elbette hayr olur me'mul.
|
Yarınyardım vakfına gel, teyze, öğleyin beni bul;
Halifeyesöyleriz, elbette bir hayır umulur
|
Yüzü gülmüştü teyzenin, baktık,
Biz de çıktık vedâ edip artık.
|
Yüzü gülmüştü teyzenin baktık,
Biz de çıktık veda edip artık.
|
Hiç görünmeksizin gelip geçene,
Doğru indik Halîfe'nin evine.
|
Hiç görünmeksizin gelip geçene,
Doğru indik Halife'nin evine.
|
"Şimdi nerdeyse gün doğar, kalıver."
Diye, koyvermiyordu, çünki, Ömer.
|
"Şimdi nerdeyse gün doğar, kalıver"
Diye, koyvermiyordu, çünkü, Ömer.
|
Etti az sonrasubh-i velveledâr
Uyuyan şehrikâmilen bîdâr
|
Az sonrasabahın gürültüsü
Uyuyan şehritamamen uyandırdı.
|
Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.
- Galiba, teyze, uykusuz kaldın!
|
Öğle geçmişti, çıktı geldi kadın.
-Galiba, teyze, uykusuz kaldın!
|
İşte bağlanmak üzredir nafakan,
Alacaksın her ay gelip buradan.
|
İşte bağlanmak üzredir nafakan,
Alacaksın her ay gelip buradan.
|
Şimdi affeyledin mi beni?
-Böyle göster fakat adaletini.
|
Şimdi bağışladın mı beni?
-Bari böyle göster adaletini.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder