28 Ekim 2012 Pazar

Diyelim... İbrahim Tenekeci



"Kalbimizi kıranlara şunu diyelim: “Esirgemez kokusunu, dalını kırandan da erik çiçeği."
İbrahim Tenekeci

26 Ekim 2012 Cuma

Yılmaz Erdoğan - Yağmur - Sesli Şiir Dinle




Yağmur - Yılmaz Erdoğan
Kendi Sesinden
Sesli Şiir Dinle




Yağmur

Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü, 
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan 
Ve durmadan 
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler 
Çalan, çaldıran, yakalatan 
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul 

Şehre bir yağmur yağdı 
Ben ağladım 

Sevilirken ayrılmak mı kaldı Bizanstan 
Yalan dolan yoktu gözlerde sadece ses 
Verilen sözler birdi edilen yeminler sıfır 
Eşyalar alındı fotoğraflar söküldü 
yerlerinden 
Bir aşkın izlerini yok edecek yeni bir aşk 
sipariş edildi yeniden 

Bir şehre yağmur yağdı 
Ben ağladım 

Kim daha çok yalan söndürdü çay 
bardaklarında 
Hangisi talandı demli öpücüklerin 
Ve buğularda yitirilen kimin adıydı 
Bir aşktan diğerine kaç saate gidiliyordu 
Soyulur muydu kabuğu hayatın 
Yoksa bütün vitamini kabuğunda mıydı? 

Yağmur şehre bir yağdı 
Ben ağladım 

Ben ençok seni götürdüm giderken 
Aklımın nakliyesiydi asıl yoran taşıyıcıları 
Yardan düşmüştüm yaralarım yardan armağandı 
Ben sevmeyi beceremedim belki de sevilmeyi 
Benim sevmeye engel evcil acılarım vardı 

Ben yağmur ağladım bir şehre yağdı 
Ben şehre ağladım bir yağmur yağdı 
Ben bir ağladım şehre yağmur yağdı 

Ben... 
Yağmur... 
Ağladım...

Yılmaz Erdoğan

25 Ekim 2012 Perşembe

Yeteneksiz

Ne kadar azını çöpe atıyorsan o kadar yeteneksizsin. Bu kadar!

Published with Blogger-droid v2.0.9

23 Ekim 2012 Salı

Murat Göğebakan - Kurban - Sesli Şiir Dinle


 Murat Göğebakan - Kurban
Sesli Şiir Dinle




MURAT GÖĞEBAKAN - KURBAN (Sözlerin Bir Bölümü)

Adam olacak çocuk doğuşundan belli derler ya
Yürekten gelecek sevda dünden belli demişler,
Bir sis bulutu çökmüşse üzerine güneş açsa neye yarar
Hiç bir zaman görmeyeceğin umut gibisin
Bir yaşam ağrısı çökmüş başıma
Ana baba bacı kardaş avrat dersin oğul evlat dersin
Bir yaşam ağrısı düşmüşse peşine
Bitmişsin işte o zaman
Söylediğin her söz günah ettiğin her suç kusur
Sana seni seviyorum desem yar desem yine batar sana
Yaşamın ağrımasız kırbacı inmişse başına sen kurbansın artık
Bir dönüş yoktur bunların içerisinde
Sevda umut aşk tükenmiş bitmişsin gibidir artık
Dağlar taşlar pes olsun yürek bir umut bir haneye konsun dersin
Hiçbirisini göremezsin boşa geçen yıllar
Yeni bir umut içerisinde hep hep dersin kurban kurban dersin

Sesli Şiir Vakti

İskender Pala - Kurban Bayramı Edebiyat Sohbeti


Kurban Bayramınız Kutlu Olsun Edebiyat Severler...

İncir Çekirdeği Programı
İskender Pala
Kurban Bayramı Sohbeti
Edebiyat Sohbeti



Sesli Şiir Vakti

İclal Aydın - Yağmur - Şarkılar Seni Söyler - Sesli Şiir Dinle


İclal Aydın - Yağmur 
Sesli Şiir Dinle



İclal Aydın - Yağmur


Şarkılar Seni Söyler
Dillerde Name Adın



ne zaman eskiyor sevgiler ödenen bedellerin acısı geçincemi???
yağmur yağıyor mutfak camındayım.
.nasıl üşüdüğümü bilemezsin..
menekşelerim çiçek vermiyor artık anne.
söylediğin gibi hep dibinden su verdim ama..
şimdi telefon açsam sana sesini duynak da yetmiyor ki..
Hep ayni cumleler.Babamlar nasil? Ilacini aldin mi?
Nedenini bilmedigim bir aglamak var icimde.
Bir yerlere sigdiramiyorum yuregimi.
Bazen dalip giderdin mutfakta yemek yaparken
tahta kasikla tencerenin basinda oylece ne dusunurdun acaba?
Ozlemek cok fena anne, anlamak seni daha da fena..
Omuzlarim agriyarak uyaniyorum sabahlari.
Benim kizimin omuzlarimı ovmasina daha cok var.
Gittikce sana mı benziyorum ben?
Ya da 'annenin kaderi kiza' dedikleri dogru mu?
'baban eskitir herseyi kizim, 'demistin bir kez.
Anlamamisim meger, eskiyormus annecigim.
Omzunu ovacak kalmiyormus meger ayni evin icinde.
simdi duysan bunlari, ne uzulursun mutsuz mu kizim diye,
coktan kendinden vazgecmis bir sesle.
Mutsuz degilim de anne,
yagmura ve mutfagimdaki kedere care bulamiyorum
.Evimi topluyor, toz aliyor, patlican kizartiyor,
televizyon seyrediyor, 
aksam calan kapiyi aciyorum.
Actigimi goren olmuyor.
Pisirdigim yeniyor da,
guzel olmus denmiyor. 
Cay demleniyor demleniyor, demleniyor.
Kederim mutfagin her yerine yerlesiyor.
ah Nasil eskiyor hersey anne, nasil eskiyor.
eskilerimi atmaya kiyamiyorum.
Seni cok ozluyorum.
bana yasakladığın bahçeler sana da mı uzaktı hep.?

gidemeyişine ağladın mı sende?
ne zaman eskiyor sevgiler ödenen bedellerin acısı geçince mi?
işte böyle...  
kalbimde bir acı şarkılar seni söyler..

Kurban Bayramınız Mübarek Olsun! - Sesli Şiir Vakti



Tüm Sesli Şiir Severlerin Bayramını Kutlar. Sağlıklı, Mutlu, ve iyi Bayramlar Dileriz...

                                         Sesli Şiir Vakti





Yağmur 2 - Nurullah Genç - İbrahim Sadri'nin Sesinden

Yağmur Şiirinin Farklı Tonda Seslendirilmiş  Hali...



Nurullah Genç - Yağmur
İbrahim Sadri'nin Sesinden Dinle:
Sesli Şiir Vakti






Yağmur

Vareden'in adıyla insanlığa inen Nur 
Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından 
Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur 
Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından 
Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat 
En müstesna doğuşa hamiledir kainat 

Yıllardır boz bulanık suları yudumladım 
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları 
Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım 

Hasretin alev alev içime bir an düştü 
Değişti hayel köşküm, gözümde viran düştü 
Sonsuzluk çiçeklerle donandı yüreğimde 
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü 

İhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin 
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla 
Mehtabını düşlerken o mühür sahibinin 
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla 
Evlerin arasına dikilir yesil bayrak 
Yeryüzü avaredir, yapayalnız ve kurak 

Zaman, ayaklarımda tükendi adım adım 
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalarımı 
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydim 

Yağmur, gülsenimize sensiz, baldiran düştü 
Düşmanlik içimizde; dostluklar yaban düştü 
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe 
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü 

Bir güzide mektuptur, çağlarin ötesinden 
Ulaşır intizarın yaldızlı sabahına 
Yayılır o en büyük mustu, pazartesinden 
Beyazlik dokunmuştur gecenin siyahina 
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin 
Sükutu yar, sevinci dualar kadar derin 

Çaresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım 
Bir cezir yaşadım ki, yaşanmamiş, mazide 
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydim 

Sensiz, kaldırımlara nice güzel can düştü 
Yarılan göğsümüzden umutlar bican düştü 
Yağmur, kaybettik bütün hazinesini ceddin 
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü 

Melekler sağnak sağnak gülümser maveradan 
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar 
Mutluluk nağmeleri işitirler Hiradan 
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar 
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri 
Paramparça, ateşler sahinin hayalleri 

Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım 
O mücella çehreni izleseydim ebedi 
Sana sırılsıklam bir bakış da ben olsaydım 

Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü 
Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü 
Katil sinekler deldi hicabın perdesini 
İstiklal boşluğunda arılar nadan düştü 
Dolaşan ben olsaydım Save'nin damarında 
Tablosunu yapardim yıkılan her kulenin 
Ebedi aşka giden esrarlı yollarında 
Senden bir kıvılcımın, süreyya bir şulenin 
Tarasaydım bengisu fışkıran kakülünü 
On asırlık ocağın savururdum külünü 

Bazen kendine aşık deli bir fırtınaydım 
Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak 
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım 

Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü 
Mazluma sürgün evi; zalime cihan düştü 
Sana meftun ve hayran, sana ram olanlara 
Bir bela tünelinde ağır imtihan düştü 

Badiye yaylasında koklasaydım izini 
Kefenimi biçseydi Ebva'da esen rüzgar 
Seninle yıkasaydım acılar dehlizini 
Ne kaderi suçlamak kalırdı ne intihar 
Üstüne pırıl pırıl damladığın bir kaya 
Bir hurma çekirdeği tercihimdir dünyaya 

Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryadım 
Tereddüt oymak oymak kemirdi gururumu 
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım 

Haritanın en beyaz noktasına kan düştü 
Kırıldı adaletin kılıcı; kalkan düştü 
Mahkumlar yargılıyor; hakimler mahkum şimdi 
Hakların temeline sanki bir volkan düştü 

Firakınla kavrulur çölde kum taneleri 
Ahuların içinde sevdan akkor gibidir 
Erdemin, bereketin doldurur haneleri 
Sensiz hayat toprağın sırtında ur gibidir 
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların 
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların 

Devlerin esrarını aynalara sorsaydım 
Çözülürdü zihnimde buzlanmış düşünceler 
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım 

Sensiz, tutunduğumuz dallardan yılan düştü 
İlkin karardı yollar, sonra heyelan düştü 
Güvenilen dağlara kar yağdi birer birer 
Sensizlik diyarından püsküllü yalan düştü 

Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini 
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir 
Yıldırımlar parçalar çirkefin gövdesini 
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir 
Yağmur, bir gün kurtulup çağın kundaklarından 
Alsam, ölümsüzlüğü billur dudaklarından 

Madeni arzuların ardında seyre daldım 
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini 
Senin için görülen bir düş de ben olsaydim 

Şehirler kabus dolu; köylere duman düştü 
Tersine döndü her şey sanki; asuman düştü 
Kırık bir kayık kaldı elimizde, hayali 
Hazindir ki; dertleri asmaya umman düştü 

Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır 
Seni hissetmeyen kalp, kapısız zindan olur 
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır 
Sesini duymayanlar girdabında boğulur 
Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenin 
Şaşkınlığa açılır gözleri, görmeyenin 

Saatlerin ardında hep kendimi aradim 
Bir melal zincirine takıldı parmaklarım 
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım 

Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü 
Sensiz kıtalar boyu uzayan vatan düştü 
Bir kölelik ruhuna mahkum olunca gönül 
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü 

Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde 
Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay 
Her damla bir yıldızı süslüyor göklerinde 
Sümeyra'yı arıyor her damlada bir saray 
Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin 
Mekanın fırçasında solmayan resim senin 

Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım 
Güzellik şahikası gülümserdi yüzüme 
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım 

Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryan düştü 
Toplumun gündemine koyu bir isyan düştü 
İniltiler geliyor doğudan ve batıdan 
Sensizlikten bozulan dengeye ziyan düştü 

Islaklığı sanadır ahımın, efgahımın 
İçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler 
Sendendir eskimeyen cevheri efkarımın 
Nazarın ok misali karanlıkları deler 
Bu değirmen seninle dönüyor; ahenk senin 
Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin 

Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım 
Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar 
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım 

Yağmur, sayrılığıma seninle derman düştü 
Beynimin merkezine ölümsüz ferman düştü 
Silindi hayalimden bütün efsunu ömrün 
Bir dönüm noktasında aklıma Rahman düştü 

Nefsinle yeniden çizilecek desenler 
Çehreler yepyeni bir degişim geçirecek 
Aydınlığa nurunla kavuşacak mahzenler 
Anneler çocuklara hep seni içirecek 
Yağmur, seninle biter susuzluğu evrenin 
Sana mü'mindir sema; sana muhtaçtır zemin 

Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım 
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın 
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım 

Kardeşler arasında heyhat, su-i zan düştü 
Zedelendi sağduyu; körleşen iz'an düştü 
Şarrkısıyla yaşadık yıllar yılı baharın 
İnsanlık bahçemize sensizlik hazan düştü 

Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım 
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım 
Dokunduğun küçük bir nakiş da ben olsaydım 
Sana sırılsıklam bir bakiş da ben olsaydım 
Uğrunda koparılan bir baş da ben olsaydım 
Bahira'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım 
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım 
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım 
Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım 
Senin visalinle bir gülmüş de ben olsaydım 
Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım 
Damar damar seninle, hep seninle dolsaydım 
Batılı yıkmak için kuşandığın kılıcın 
Kabzasında bir dirhem gümüş de ben olsaydım

Nurullah Genç








Eylemini Niyetine Kurban Et... İyi Bayramlar


"El-Farah Seb'ate Eyyâm vel Huzn Tûlül Ömr"...İbni Ebid



 
-"El Farah Seb'ate Eyyâm vel Huzn Tûlül Ömr..." Sevinç yedi gün sürer, hüzün bir ömür boyu

Bu Gece En Hüzünlü Şiiri Yazabilirim... Pablo Neruda

Okuyan: Ceyhun Yılmaz


Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Şöyle diyebilirim; "Gece yıldızlarla dolu"
Ve yıldızlar masmavi, titreşiyor uzakta
Şarkılarla dönüyor gökte gece rüzgarı
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Sevdim ben onu, o da beni sevdi bir ara
Kollarıma aldım bu gece gibi kaç gece
Kaç defa öptüm onu sonsuz göğün altında
Sevdi beni o, ben de bir ara onu sevdim
O durgun, iri gözler sevilmez miydi ama?
Bu gece en hüzünlü şiiri yazabilirim
Yokluğunu düşünüp, yitmesine yanmakla
Duyup geceyi, onsuz daha engin geceyi
Ota düşen çiy gibi düşmekte şiir cana
Ne çıkar sevgim onu alıkoyamadıysa?
Gece yıldız içinde, o yakın değil bana
Hepsi bu. Uzaklarda şarkı söylüyor biri
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Gözlerim arar onu, sanki yaklaşmak ister
Yüreğim arar onu, o yakın değil bana
Aynı gece ağartıyor aynı ağaçları
Bizler, ah, o zamanki bizler değiliz ama
Artık sevmiyorum ya nasıl, nasıl sevmiştim
Sesim arar rüzgarı, ulaşmak için ona
Ellere yar olur, öpmemden önceki gibi
O ses, ışıl ışıl ten ve sonsuz bakışlarla
Artık sevmiyorum ya, severim belki yine
Ne uzundur unutuş, ah ne kısadır ayrılık
Yüreğim dayanmıyor yitmesine kolayca
Böyle gecelerde kollarıma aldım çünkü
Belki bana verdiği son acıdır bu acı,
Belki son şiirdir, bu yazdığım şiir ona
Pablo Neruda

Nedir?...Özdemir Asaf


“Gecemidir insanı hüzünlendiren yoksa insanmıdır hüzünlenmek için geceyi bekliyen gecemidir seni bana düşündüren yoksa benmiyim seni düşünmek için geçeyi bekleyen…”
Özdemir Asaf

18 Ekim 2012 Perşembe

Adının Sevda Olma İhtimali Var...Şirvan Çelik



 
 
Öyle yürekten gözlerime bakma ey yar!
Gözlerimin sende kalma ihtimali var
Gözlerim sende kalırsa neylerim ey yar!
Yüreğimin seni sevme ihtimali var

Yaklaşma bu kadar yürek tenime ey yar!
Tenimin yanıp kül olma ihtimali var
Alıştırma varlığına bu kadar
Yokluğunun yokluğum olma ihtimali var

Sevdan içimde kök saldığı günden beri
Yeşeren ümitlerimin tükenme ihtimali var
Adı güzel olan her şeyin karşısındayken sen
âma bir aşkın içimde kaybolma ihtimali var

Adını kazıma yenik yüreğime ey yar!
Yüreğimden silememek ihtimali var
yüreğimin sevdaya karşı incedir boynu
Git… Gelme ey yar!
Adının sevda olma ihtimali var.


Şirvan Çelik Zengin

Kitlelerin Dehası...Charles Bukowski



Ortalama insanda
Herhangi bir günde herhangi bir orduya
yetecek kadar ihanet,
nefret, şiddet
ve saçmalık vardır.
ve Cinayet konusunda En Becerikliler
Cinayet Karşıtı vaaz verenlerdir
VE Nefreti En İyi Becerenler
Sevmeyi Vaaz Edenlerdir
VE-SON OLARAK-
SAVAŞI EN İYİ BECERENLER
BARIŞ VAAZI
VERENLERDİR

Tanrıyı Vaaz Edenlerin
Tanrıya İhtiyacı Var
Barış Vaaz Edenlerin
Huzuru Yok
SEVGİYİ VAAZ EDENLER
SEVGİSİZDİR
VAAZ VERENLERDEN SAKININ
Bilmişlerden Sakıının.

DURMADAN
KİTAP
OKUYANLARDAN
Sakının
Yoksulluktan Nefret Edenlerden
Ya da Gurur Duyanlardan Sakının
Övgü Göstermekte Hızlı Davrananlardan SAKININ
Karşılığında ÖVGÜ Beklerler

Sansürlemekte Hızlı Davrananlardan SAKININ
Bilmedikleri Şeylerden
Korkarlar

Sürekli Kalabalıkları Arayanlardan Sakının;
Tek Başlarına
Bir Hiçtirler

Ortalama Erkekten
Ortalama Kadından
Sakının
Sevgilerinden SAKININ

Sevgileri Vasattır, Vasatı
Aranır Dururlar
Ama Nefretleri Dahiyanedir
Nefretleri Seni Beni
Herkesi Öldürebilecek Kadar
Dahiyanedir.

Yalnızlığı İstemezler
Yalnızlığı Anlamazlar
Kendilerinden Farklı
Herşeyi
Yoketmeye
Çalışırlar

Sanat
Yaratamadıklarından
Sanatı
Anlayamazlar
Yaratma Başarısızlıklarını
Dünyanın Beceriksizliğine
Yorarlar

Kendileri Tam Sevemedikleri İçin
Senin Sevginin
Eksik Olduğuna İNANIR
VE SENDEN
NEFRET EDERLER

Ve Nefretleri
Parlak Bİr Elmas
Bir Bıçak
Bir Dağ
Bir KAPLAN
Bir Baldıranotu Gibi
Mükemmeldir

En Usta Oldukları
SANATTIR
NEFRET!

Charles Bukowski.../Kitlelerin Dehası
Yazar Hakkında bilgi için buyrun wikipedia linkine

Üzülme...Mevlana



Üzülme!..
Dert etme can!..
Görebiliyorsan, dokunabiliyorsan, nefes alabiliyorsan, yürüyebiliyorsan......
Ne mutlu sana!..
Elinde olmayanları söyleme bana...
Elinde olanlardan bahset can!
Üzülme!..
Geceler hep kimsesiz mi geçecek?.....
Gidenler dönmeyecek mi?..

Yitirdiğin her ne ise; bir bakarsın yağmurlu bir gecede..

Veya bir bahar sabahında karşına çıkmış...

Bil ki! Güzellikler de var bu hayatta..
Gel Gitlerin olmadığı bir hayat düşünebilir misin?..
Hüzün olgunlaştırır ...
Kaybetmek sabrı öğretir...!

Hz. Mevlana

Olsa Gerek..Ü.Yaşar Oğuzcan


Bir papatya tarlası düşün
İlkbahar ayı
Ve sen onun yanından geçen yolda yürüyorsun
Ve o papatya tarlasında bir papatya dikkatini çeker
Binlercesinden birisidir, ama sen onun yanına gidersin
Onda seni çeken bişeyler vardır
O papatyayı olduğu yerden koparırsın
Sadece senin olsun istersin
Sadece senin öleceğini düşünmeden ve gidersin o tarladan
İçindeki şiddetin durduramadığı bir benciliktir ama bir o kadar güzel ve hapsedici
TUTKU bu olsa gerek.
Yine o tarlanın kenarındaki yoldayürüyorsundur
Yine milyonlarcası arasından bir tanesi seni çeker
Yaklaşırsın yanına
Gözlerin başkasını görmez olur o an
Onun için her şeyi yapmak istersin
Dokunmak istersin, dokunamazsın
Orda onunla ölmek istersin
Ama birden hafif bir rüzgar eser ve bir başka güzel çiçek kokusu gelir burnuna
Dayanamazsın onun kokusuna unutturur her şeyi bir anda ve o kokunun geldiği yöne gidersin
Diğer papatya orda kalmıştır
Yüreğinin bir kenarında
Paylaşılmamış birçok şey vardır
Unutamaz belki ama geri de dönemezsin ona
AŞK bu olsa gerek.
Yine o yoldasın
Papatya tarlasının yanından geçen
Ve yine bir papatya milyonlarcasının içinden seni çeker, gidersin yanına
Orda kalakalırsın
O hiç ölmesin diye her şeyi yaparsın
Tüm gücünle onla olmak istersin
Ondan seni koparacak hiçbir güç olmadığına inanırsın ve orda onunla ölene dek birlikte kalırsın
SEVGİ bu olsa gerek...
 Ümit Yaşar Oğuzcan