20 Şubat 2011 Pazar

Sır...


Su kendine sırdaş arıyordu



Önce buluta verdi sırrını.



Ağır geldi sır buluta.



Sağanak sağanak döktü suyun tüm sırlarını.



Sonra göle gitti su.



Ona anlattı derdini.



Bu arada bulut suyun sırrını yağmur yapıp,



dolu yapıp, kar yapıp savurduğu için,



zaman zaman taşıyordu göl ve suyun sırrı iyice açığa çıkıyordu



Sonra nehre verdi su sırrını.



Nehir aldı suyun sırrını çekti gitti.



Dereye verdi.



Dere biraz daha yavaş olsada nehirden



oda götürdü suyun sırrını bir başka bilinmeze..



Çağlayanlar, şelaleler,akarsular..



Hepsi kayboluyordu bir anda.



Sonra bir gün su takip etti dereyi.



Dereye, okyanusa kavuşunca farketti su,



bütün sırlarının akarsularla,



çağlayanlarla, ırmaklarla...



okyanusa taşındığını.



Karar verdi su



Sırrını okyanusa verecekti.



Öyle de yaptı zaten.



Tüm sırlarını okyanusa verdi.



Artık suyun sırrını okyanustan başkası bilmiyordu.



Ne taştı okyanus,



ne bir başkasına taşıdı suyun sırrını, ne de kurudu..



Geçen karşılaştık suyla.



Bir bardaktaydı. Suskundu.



Çok uğraştım konuşturamadım.



Ben, tam giderken ''Dur!'' dedi su.



Durdum!



Okyanus yürekli dostlar bulmadan sakın konuşma!



Taşıyamazlar, kaldıramazlar senin yükünü, canını yakarlar, utandırırlar....'' dedi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder