-fimo-
Keşke kuralların bazılarını da ben koyabilseydim!.. //
[..Mahmut Bülbül diye bir adam tanımıştım, askerdik o zaman. Askere gidicem diye evden çıkan ve kimseye 'ben askere gidiyorum' deme gereği duymayan, ahh! öyle saf bir cehalet ki, pamuk ekilmeyen yerlerde zamanı ölçemeyen bir adamdı. Bir gün olsun onun gibi olabilmek istedim, ahh! ne çok bağım var oysa insanlarla ve zamanla...]
------------Bencil biri olduğum varsayımını insanların ağzına tıkmaktan çok hoşlanırım. "Aaa, sen bencil değil misin yoksa? Neden ki? Annen, baban yok muydu senin?.." Kendinden bahsedenlerin bencil olamayacak kadar paylaşımcı olduklarına inanırım... Amaaaaaan! Neyse ne?!..
*'^Kaç tür insan var, hiçbir fikrim yok! Kendimi diğerlerinden ayırmaya çalışmakla geçirecek vaktim olmadı hiç... Onlar -her zaman kibar değillerdi- "Şöyle bir kenara çekil bakayım sen." dediler çoğunlukla bana. Yanıma da o kadar az kişiyi ayırdılar ki çürük elmalar sandık kendimizi... Sonra bizi ayıranların ilik gibi hatunlarının bizim boş sözlerimize nasıl da salyalar akıttıklarını görünce önce şaşırdık, sonra tadını çıkardık. İyi ki çürükmüşüz ulen!..
Yinede sıkılıyor insan... Sanırım şöyle bir ayrım yapabilirim yarım aklıma: Konuşanlar ve dinleyenler ve konuşanları dinleyenleri azarlayanlar diye üçe ayırabiliriz insanları. Susunca, azarlayanlar dinleyenlerden sayıp size düz gitmeye devam ediyorlar elbette... Yani, birilerini azarlamaya başlayana kadar rahat yok! Aklınızda bulunsun... İçten içe gülmekten sıkıldıysanız ve kahkahalarınızın sokaklarda yankılanmasını istiyorsanız, birilerini azarlamaya başlayın...
_________İkimizin olacağı bir yer, elbette var... Ahh! o yere kadar; öyle güzel, öyle güzel özlüyoruz ki, caka satamayacak bizimkine nice destansı vuslatlar.
Şair de olabilmeyi deneyen ben, elbette sana şiirler süpürüp duruyorum her akşam..._____________________
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder