Ne zaman izlemeye başlasam, bedenimden çıkarım. Anlamını bulmaya çalıştığım şeyin anlam ötesi bir yerde durduğunu sezmeye başladım yavaş yavaş. Emin olmak için, her seferinde olduğu gibi yine zamana ihtiyacım var...Ölümün mü, ölümsüzlüğün mü yoksa hiçbir dildeki hiçbir kelime ya da cümlenin anlatamayacağı bir şeyin mi peşinde olduğumu bilmiyorum. Sakinliğimin tek sebebi yapmaya karar verdiğim şeyin henüz cümlesini kurmamış olmam, elimi yüzümü ona sürmemiş olmam henüz...Cevaplamak istediğim sadece bir soru var. Muhtemelen gülümseyerek geçiştirecek olsam da cevabını, o soruyu bana sormasını istiyorum. O sesi duymaya ihtiyacım var. Dibine yuvarlandığım kuyuya benden önce birçoklarının da düşmüş olduğunu görmem şaşırtmadı hiç beni. Ne yalnızlığım duruldu bu yüzden, ne de sesim çıkmaya başladı. Tüm uykularımı uğruna defnettiğim nefretim kıçımdan tekmeleye tekmeleye ilerletebiliyor ancak beni. Birinin gelip boğazıma o bıçağı dayamasını bekliyorum. Tavrım ne şövalyece olacak ne de umarsız. Sadece tadını çıkaracağım...
İçimden gelip geçen hayat feci ceyran yapıyor. Bu yüzden kimse barınamıyor orada. Bense sırtımdaki bıçak darbelerini saymakla meşgulüm. Hiçbir heyecan cereyan edemez hayatımda. Sükut-u hayalim yani!..Kulağıma fısıldananla gözlerimin önünden gelip geçen hayatın birbirinden bu kadar farklı olması neden???Umurumda olsaydı, şüphesiz arar bulurdum cevabını.
Bir yer beni bekliyor. Oraya gideceğim. Neresi olduğunu anlamam ve doğru bileti almam gerekiyor sadece. Her şeyden önce de gecenin sahibinin beni buradan kovması...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder