Bayanlar ve baylar! Sizleri bir şarkıyla selamlamak istiyorum...Hoşgeldiniz!
"Koşabildiğim kadar uzağa koştum
sesi duyulmayana kadar adımlarımın
ilk ve son kez
sadece kalbimin sesini duyana kadar"
Ah! Şimdiden nefes nefese kaldım... Bir şarkıya bile yetmiyor nefesim. En iyisi şu sandalyeye oturarak devam edeyim.
"annem koluma bir ip bağlamıştı
fazla uzaklaşmayayım diye
bir çile ip
işte ne kadar uzun olabiliyorsa
o bir çile ip
o kadar uzaklaşabilirdim annemden
ama sizden dilediğim kadar kaçabilirim."
Bunun bir anı mı yoksa bir düş mü olduğunu bilemedim hiç. Daha beş yaşındaydım. Gerçeklerle düşlerin bir olduğu yaş. Utandığım için soramadım hiç anneme. Hala da soramam. O bir çile ipten ibarettir çapım. Beni sakın öyle çapsız bir adam falan sanmayın!
"kaçıyorum da
ve kaçacağım yeniden
sadece kalbimin sesini duyana kadar"
Asla arkama bakmadım. Yok! Yok! Baktım aslında... Ama bu hatayı hayatımda sadece bir kez yaptım. Tanrıya sadece tek bir gün inanmadım. Tek bir gece. Sadece gün yeniden ışıyana kadar...
"koşabildiğim kadar uzağa koştum
sesi duyulmayana kadar adımlarımın
ilk ve son kez
sadece kalbimin sesini duyana kadar..."
Bu şarkıya "Akıllı Adamın Akılsız Hayatı" adını verdim. Ve sizinle paylaştım. Size paylaştırdım. Ben hiçbir zaman aklın sınırlarından dışarı çıkamadım. Dilerim siz daha şanslısınızdır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder