14 Haziran 2014 Cumartesi
12 Haziran 2014 Perşembe
Online Alışveriş Sitesi Lorem Takı Kullanıma Açıldı...
Yep Yeni bir online alışveriş sitesi olan loremtaki.com kullanıma açıldı. Çeşit çeşit gümüş takıların bulunduğu sitede renk ve görüntüsüyle dikkat çeken takılar mevcut. Bir Gümüş satış sitesi olan Lorem Takı'da Özellikle Erkek Yüzükler ve Bayan Yüzükler Dikkat Çekiyor.
3D Secure Ödeme sistemi kullanan sitede alışveriş yapmak güvenli. Gümüş Takılar, Gümüş kolyeler, Gümüş Erkek Yüzükler Gümüş Bayan Yüzükler, Gümüş bileklikler ve tesbihler mevcut.
3D Secure Ödeme sistemi kullanan sitede alışveriş yapmak güvenli. Gümüş Takılar, Gümüş kolyeler, Gümüş Erkek Yüzükler Gümüş Bayan Yüzükler, Gümüş bileklikler ve tesbihler mevcut.
Etiketler:
reklam
4 Haziran 2014 Çarşamba
Şiir Gibi...Ertuğrul Bayam
Şiir gibi bakan kadınları Şiirden anlayan adamlar sevmeli
Sevmeli ki.
Ziyan olmasın o mısralar..
Ya da, Şiir gibi bakan kadınlar
Şiirden anlayan adamları sevmeli.
Sevmeli ki, Ziyan olmasın o mısralar..
Ya da onun gibi bir şey işte..
Ertuğrul Bayam
2 Haziran 2014 Pazartesi
Cemal Süreya - Aşk - Sesli Şiir Dinle
Sesli Şiir Dinle
Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
Oysa Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
Bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
Bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki hiç olmamıştı
Oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
Şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı İstanbullar
Şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların dünyaların
Öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
Ki Karakoy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü iki kişiydik
Oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
Seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
İki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
Cemal Süreya
Etiketler:
Aşk,
Cemal Süreyya,
Sesli Şiir Dinle
Youtube'un Kapanması Hakkında - Şiir Videolarını İzlemek İçin:
Dns Ayarlarınızı Resimdeki gibi değiştirirseniz Youtube videoları izleyebilirsiniz.
Şiir Vakti
Etiketler:
Bilgi,
Şiir Vakti,
Youtube
Necip Fazıl Kısakürek - Son Şiiri
Çocukken haftalar bana asırdı;
Derken saat oldu, derken saniye...
İlk düşünce, beni yokluk ısırdı:
Sonum yokluk olsa bu varlık niye?
Yokluk, sen de yoksun, bir var bir yoksun!
İnsanoğlu kendi varından yoksun...
Gelsin beni yokluk akrebi soksun!
Bir zehir ki, hayat özü fâniye...
(Mayıs 1983)
Üstad Necp Fazıl'ın son şiiri...
Necip Fazıl Kısakürek
Şiir Vakti
Etiketler:
Necip Fazıl Kısakürek,
Resimli Şiir,
Resimli Şiirler,
Son Şiir,
Üstad
Bâki - Hayatı - Eserleri - Eserlerinden Örnekler
Âşık ki sûz-ı aşk ile uryân olup gezer
Abdaldur ki âlemi hayrân olup gezer
(...)
Fasl-ı hazânı gör ki gelür ayağına zer
Ebr-i bahâr âlemi giryân olup gezer
(...)
BÂKÎ
Hayatı Ve Eserleri
Bâkî (1526 - 1600), Asıl adı Mahmud Abdülbâkî olan Divan edebiyatı şâiridir. Sultanüş'şuâra (Şairler sultanı) olarak anılmış, Türk edebiyatının en önemli isimleri arasında yer almıştır. Medine ve İstanbul illerindede kadılık yapmış. Anadolu ve Rumeli eyaletlerinde kazaskerlik görevinde bulunmuştur.
Bâki'nin Saray'a hep bir yakınlığı olmuştur. Özellikle Kanunî Sultan Süleyman ile yakın ilişkileri olmuş, padişah sık sık kendisine iltifat etmiştir. Daha sonra II. Selim ve III. Murat zamanlarında da hem saraydan hem halktan büyük bir itibar ve ilgi görmüştür. Vefatından önce bu kadar ilgi ve alâka gören sanatçı sayısı azdır, o ise vefat etmeden "Sultanüş'şuâra" yani "Şairlerin Sultanı" diye anılmaya başlamıştır.
Çalışmaları
Bâki Osmanlı'nın en güçlü devirlerinden birinde yaşamıştır, bu da pekâla onun şiirlerine ve şiirlerinde kullandığı temalara yansımıştır. Aşk, yaşamanın zevki ve doğa şiirlerinin başlıca konularıdır. Tekniği güçlüdür, şiirlerinde yakaladığı ahenk ve akıcılık farklıdır. Dil kullanımında çok yeteneklidir. Şiirlerinde İstanbul Türkçesini başarıyla kullanmıştır. Ahenk ve musikiye önem vermiş;söz seçiminde titiz davranmıştır. Genellikle din dışı konuları işlemiştir. Şiirlerinin oluşturduğu tını, musiki de şiirlerinin farklı bir özelliğidir. Türk, Divan şiirinin dönemin ünlü akımları ve eserleri seviyesine ulaşmasında çok büyük katkısı olmuştur. Eserlerinden biri de Kanunî Sultan Süleyman'ın vefatı üzerine yazdığı "Mersiye-i Hazret-i Süleyman Han" isimli Kanuni mersiyesidir. Bu mersiye terkib-i bend şeklinde yazılmış; hem teknik olarak güçlü yapısı hem de ahengi ve dönemin ruhunu, özellikle edebiyat tarzını, güzel bir şekilde ifade ettiği için en ünlü mersiyelerden birisi olmuştur.
Bâkî'nin Eserleri
- Dîvân (4508 beyitlik, en önemli eseri)
- Fazâ'ilü'l-Cihad
- Fazâil'i-Mekke
- Hadîs-i Erbain Tercümesi
- Kanuni Mersiyesi
Hoş geldi bana mey-kedenin âb ü havâsı
Billâh güzel yerde yapılmış yıkılası
Zibâ yaraşır hil’at-i nâz ol boyu serve
İki kolumu etsem ana bel dolaması
Dikkatler ile seyr ederiz yâri serâpâ
Görmez mi idik biz de eğer olsa vefâsı
Dünyâ değer ol mâh-likaa dilber-i garrâ
Yusuf’ta dahi yoktur anı hüsn ü behâsı
Meddâh olalı çeşm-i gazâlânına Bâki
Öğrendi gazel tarzını Rûm’un şuarâsı
Şair Baki
Etiketler:
Aruz Vezni,
Baki,
Bâki,
Biyografi,
Divan Edebiyatı,
Divan Şiiri,
Hayatı,
Resimli Şiir,
Resimli Şiirler
Nef‘ī - Hayatı - Eserleri - Öldürülüşü - Hiciv Şairi
Nigāhı āfet-i dīn ġamzesi āşūb-ı dünyādurBu gūne şūḫa dil virmek ‘aceb derd özge sevdādur .. Nef‘ī
Nef'î, 17. yüzyıl Türk şâirlerindendir. Kasidede gerçek bir varlık göstermiş ve gerek kendi zamanında, gerekse sonraki yüzyıllarda kaside yazan bütün şairlere etki etmiştir.
Asıl adı Ömer olan Nef'i 1572 yılında Erzurum'un Hasankale'sinde doğdu. Bundan dolayı devrin kaynakları Nef'i'den Erzenü'r-Rumî diye söz ederler. Babası ülkesinin efradından Sipahi Mehmed Bey diye anılan bir kişidir. Daha küçük yaşlardan itibaren güçlü bir eğitim gördü. Öğrenimini Hasankale'de başlamış, sonra Erzurum'a gelerek devam ettirmiştir. Burada Türk edebiyatının ünlü eserlerini okudu, Arapça ve Farsça öğrendi. Nef'i Erzurum'da öğrenimini sürdürürken genç yaşında şiir yazmaya da başlamıştır. İlk mahlası Zarrî "zararlı"dır. 1585 Erzurum defterdarı olan Gelibolulu Müverrih Ali, şiirlerini görmüş, beğenmiş ve bu genç şaire Nef'i "nafi, yararlı" mahlasını vermiştir.
Padişah I. Ahmet zamanında İstanbul'a geldi. Devlet hizmetine girdi ve bir süre farklı memurluklarda çalıştı. Daha sonraları II. Osman ve IV. Murad dönemlerinde yıldızı parladı ve sarayla yakın bir ilişki kurdu. Hicviyeleri ile bilinen Nef'î yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekti. Kendisi de şair olan Şeyhülislam Yahya Efendi Nef'i yi öven ancak içeriğinde Nef'i ye kâfir diyen bir kıt'a söylemiştir.
“Şimdi hayli sühanverân içre
Nef'imanendi var mı bir şair
Sözleri seba'-i mu'allakadır
İmrü'l-Kays kendidür kâfir „
Nef'i de buna karşılık olarak;
“Müftü efendi bize kâfir demiş
Tutalım ben O'na diyem müselman
Lâkin varıldıktan ruz-ı mahşere
İkimiz de çıkarız orda yalan „
diyerek cevap vermiştir. Yine bir başka dörtlüğünde kendisine kelp (köpek) diyen Tahir Efendi'ye karşılık verir;
“tahir efendi bana kelp demiş
iltifadı bu sözde zahirdir
maliki mezhebim benim zira
itikadımca kelp tahirdir „
Osmanlıca'da büyük harf kuralı olmadığı için bu şiir iki anlama geliyor.Birinci anlamında Maliki mezhebine mensup olduğu için ve Maliki mezhebinde köpeğin güvercin gibi temiz bir hayvan olduğuna inanılır yani şiirin ilk anlamında Tahir Efendi'ye teşekkür ediyor ve onun da temiz bir varlık olduğunu söylüyor.Ama ikinci anlamda Tahir Efendi'ye köpek diyor.Zaten bu olaydan sonra mahkemeye çağrılıp yargılanıyor ve kendisini savunurken şiirin birinci anlamını kullanıyor ve ceza almıyor.
Yine de uzunca bir süre IV. Murat tarafından korundu, daha sonraları IV. Murat kendisinden hiciv yazmamasını rica etti. Her ne kadar Nef'î padişah IV. Murat'a bu konuda söz verse de, kalemini durduramayıp Vezir Bayram Paşa hakkında bir hicviye kaleme aldı. Bu hicviyesinden ötürü, 1635 yılında, sarayın odunluğunda kementle boğularak öldürüldü. Sonra cesedi İstanbul boğazı'nda denize atılmıştır. Halk arasında Nef'i efendinin ölümü hakkında şöyle bir rivayet geçmektedir: Nef'i çok iyi bir şair olduğu için infazından vazgeçilmiştir. Padişaha gönderilecek belge yazılırken Nef'i de oradadır. Belgeyi bir zenci yazmaktadır ve kâğıda mürekkep damlatır. Nef'i de bu olay üzerine "Mübarek teriniz damladı efendim" diyerek yaşama şansını kaybetmiştir.
Çalışmaları
Onu ölüme sürükleyen hiciv edebiyatında çok başarılı olduğu aşikârdır. Hicvin yanı sıra övgü edebiyatıyla da göz doldurmuştur, bugün dîvân edebiyatının en beğenilen kasidelerinden bir çoğu onun eseridir. Yazdığı kasideler güçlü tekniği ve değişik ahengi ile fark yaratır. Zaman zaman kasidelerinde gördüğümüz aşırı süs ve abartılar bile, güzel ahengi ile sunîlikten uzak doğal bir havadadır.
Eserleri
- Sihâm-ı Kazâ (Hiciv şiirleri).
- Türkçe Dîvan.
- Farsça Dîvan.
Bir Başka Yorum:
17. yüzyılın önemli divan şairi, üç padişah eskitmişse de en çok dorduncu murat doneminde yasamis ve onunla sıkı fıkı olmuştur**. en çok kasidelerinde başarılıdır. osmanlıca ve farsça divanı vardır. sihami kaza eserinde hiciv şiirlerini toplamıştır. dördüncü murat tarafından daha fazla hiciv yazmaması için uyarılmış (bir rivayete göre bir gün padişah limonlukta siham-i kazayi okurken gök gürlemiş ve yakınlara bir yıldırım düşmüş, padişah da bunu bir işaret olarak algılamıştır), ancak hicivlere devam edince (son olarak sadrazama yazmıştır) "evlat gibi sevdiği" ve "onu baba gibi seven" dorduncu murat'ın emriyle boğdurulmuştur. fuat koprulu'ye gore ise bu hicivde asıl eleştirilen sadrazam değil padişahın kendisidir ve bu yüzden öfkeye kapılmıştır, zaten nefi'yi bir veziri için feda etmeyecek kadar çok sevmektedir. nefi özellikle kelime oyunlarında başarılıdır, şiirlerinde duygudan çok düşünce (her ne kadar divan şiirinde düşünce yok dense de) önemlidir.
Şair Nef'î'yi idama götüren hicivleri
Şair Nef’î Efendi, Saraydakilerle alay eden şiirler söyler, yazdığı hicivlerle dönemin birçok isminin nefretini ve öfkesini üstüne çekerdi... İşte bunlardan biri de Vezir Tahir Efendi idi. Ona da hakaret ettiğinden, Tahir Efendi Nef’î’ye “Kelb” demişti. Nef’î de hemen bir şiirle ona cevab verdi:
“Bize kelb demiş Tahir Efendi/İltifatı bu sözüyle zahirdir/Maliki’dir benim mezhebim zira/İtikadımca kelb, tahirdir...” Şeyhülislam ikaz etti!
Zamanın Şeyhülislamı onu ikaz etmiş, bir Müslümanı kötülerken aşırı gidilirse küfre düşülebileceğini söylemişti. Nef’i de buna karşılık olarak;
“Müftü efendi bize kâfir demiş/Tutalım ben O’na diyem Müslüman/Lâkin varıldıkta ruz-ı mahşere/İkimiz de çıkarız orada yalan...” diyerek cevap vermişti...
Daha sonra tahta çıkan Sultan 4. Murad Han onu Başkatipliğe tayin etti, fakat kimseye ilişmemesini söyledi. Her ne kadar Nef’î, Padişaha bu konuda söz verse de, yaradılışı icabı, kalemini durduramayıp Sadrazam Bayram Paşa hakkında bir hicviye yazdı:
“Gürcü hınzırı, a samsun-ı muazzam, a köpek/Nerde sen, nerde sadrazamlık, a köpek/Vay ol devlete kim ola mürebbisi anun/Bir senin gibi deni cehl-i mücessem, a köpek...”
“Mübarek teriniz damladı!”
Sadrazam bundan son derece incindi. Fakat saray terbiyesi icabı, kimse bunları Padişaha bildirmiyordu. Padişah hasbelkader bunun farkına varınca, onu son defa ikaz etti. Fakat tıyneti icabı, işi daha da ileri götürdü. Halife-i Müslimin olan Padişaha, her zaman yüzüne karşı methiyeler düzdüğü halde, günün birinde onu tenkid eden, alaycı bir şekilde hicveden “Sihâm-ı Kazâ” isimli şiiri yazdı. Padişah bunu öğrenince, onun cezalandırılmasını istedi. Fakat kurnaz Nef’î, hemen saraydaki zenci ağalardan birine giderek Padişahın kendisini affetmesi için bir dilekçe yazması için yalvardı. Saray ağası dayanamayıp bir dilekçe yazdı. Tam imzalarken, kalemden bir damla siyah mürekkep kağıda damladı. O anda şairin hiciv damarı kabardı ve o zor anında bile zenci saray ağasını renginden dolayı kötülemek için “Mübarek teriniz damladı efendim” deyiverdi. Bu onun son sözleri oldu ve zenci saray ağası Nef’î’yi hemen cellada teslim etti. (26 Ocak 1635) yılında idam edildi...
Etiketler:
Biyografi,
Divan Edebiyatı,
Divan Şiiri,
Eserleri,
Hayatı,
Hiciv,
Nef‘ī,
Resimli Şiir,
Resimli Şiirler
Usūlī - Āh kim ol bī-vefā gitdi vefādār olmadı + Hayatı
Āh kim ol bī-vefā gitdi vefādār olmadı
Derd ü ġamdan özge bir kimse baña yār olmadı ..
Usūlī
*** Usûlî (? - 1538/39), Divan edebiyatı şairi, mutasavvıf.
Vardar Yenicesi'nde doğmuştur. Şeyh İbrahim Gülşenî'ye bağlanmıştır. Eserleri, hayattayken beğenilmiş, ismi duyulmuştur. Fakir bir hayat yaşasa da gururlu ve onurlu olduğu, insanlara hâlini bildirmediği bilinir. 1538-1539 yıllarında öldüğü sanılmaktadır.
Eserlerinde ilk göze çarpan tasavvufi görüşleridir. Ayrıca dili zamanın göre çok düzgündür. Fazla eser bırakmamıştır. Genel olarak ünlü şairler ve otoriteler tarafından yetenekli bulunmakla birlikte yeteneklerini pek geliştiremediği belirtilmiştir.
Özellikle mesnevi olarak yazdığı şiirleri önemlidir.
Şiirlerinde özellikle padişaha veryansın eder. vahdet i vücutçudur.
Şiirlerini aruzla da heceyle de yazmıştır. Nesimi'nin etkisinde kaldığı ileri sürülüyor. aruz ölçüleriyle "klasik edebiyat dili" ile yazdığı şiirleri bakımından usuli'yi, bir bakıma, bir divan ozanı sayanlar da vardır.
Ancak, heceyle, halk diliyle yazdığı gizemci şiirlerle, usuli'yi gizemci halk ozanları arasında gösterenler de az değildir.
Şiir Vakti
Etiketler:
Aruz Vezni,
Aşk,
Biyografi,
Divan Edebiyatı,
Divan Şiiri,
Resimli Şiir,
Resimli Şiirler,
Usūlī,
Yar
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)