Published with Blogger-droid v2.0.9
30 Aralık 2012 Pazar
MUTLU YILLAR... **Sevdakâr ÇELİK _ÇİZinceLİKLE,
sevdakâr çelik'in çizgisiyle noel baba_ya da 2013 yılına
girerken _30.12.2012 -
***
.
*YENİ BİR YILA adım atmamıza az bir zaman
kaldı.*
MİZAH VE ŞİİR'in siz
değerli dostlarına, ailenize, sevdiklerinize; sağlık, iyilik ve
Etiketler:
1_ÇEŞİTLİ,
sevdakâr çelik _ÇİZinceLİKLE
SALKIMSÖĞÜT-3.sayısıyla yayında... (Ocak-Şubat 2013)
• .....*şiir, öykü, deneme, mektup, özlü söz / yazı ya da çizgileriyle BU SAYIDA –(a/z):
Abbas SAYAR, Abidin DİNO, Adnan ÖZER, Albert CAMUS, Ali NESİN, Anton ÇEHOV, Aylin SAMAT, Aziz NESİN, Bülent YILBAŞ, Charles BUKOWSKİ, Charles CROS, Ekber POLATOĞLU, Erdal İNÖNÜ, Ernesto Che GUEVARA, Ferda Balkaya ÇETİN, Giovanni GUARESCHI, Görkem ERCAN, H. Hüseyin KORKMAZGİL, Halil Cibran, İkram TAŞTAN,
Etiketler:
1_ÇEŞİTLİ,
KİTAP-DERGİ-GAZETE_s.ç.
28 Aralık 2012 Cuma
Risk...Leo Buscaglia
Gülmek; “Saf” denme riskini göze almaktır.
Ağlamak ise; “Duygusal” görünme riskini.
Birine yakınlaşmak; “Kendini kaptırma” riskini,
Duygularını açmak; “Kendini ortaya koyma” riskini,
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise;
“Onları başkalarına kaptırma” riskini göze almaktır.
Sevmek; “Karşılık görememe” riskini…
Yaşamak ise; “Ölme” riskini göze almaktır.
Umutlanmak; “Hayal kırıklığına uğrama” riskini,
Çabalamak ise; “Başarısız olma” riskini göze almaktır…
Ama riskler yaşanmalıdır. Çünkü hayatımızın en büyük riski, hiç risk almamaktır. Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir; Ama Büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez. Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken, bedelini; özgürlüğünü kaybederek öder. Sadece; riski göze alabilen kişi hürdür.
Leo Buscaglia
Hayal... Haşmet Babaoğlu
Kalbimizi Kırabilirler,razıyız buna.(biraz ağlar ferahlarız!)
Gururumuzu Kırabilirler.(Zor da olsa dayanıyor insan!)
Her şeyi Kırıp dökebilirler.(Toplar toplaştırır, yapıştırırız hepsini!)
Ama hayal dediğimiz o şey var ya işte onu kırmasınlar...
Haşmet Babaoğlu
Acıya Gülmek... Seyduna Türküleri/Hakan Yeşilyurt
Öpüyorsam ayrılığı gözünden
Geçiyorsam bir çiçeğin özünden
Görüyorsam gözlerinin içinden
Sana olan sevdamdandır bilesin
Meğer ne yalnızız insan olmuşsak
Yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak
Yeri gelmiş acıyada gülmüşsek
Sana olan sevdamdandır bilesin
Karşılıksız sevebilmekse sevda
Gerçek seven küle dönmüş her çağda
Elim kolum bağlanmışsa kıyında
Sana olan sevdamdandır bilesin
Seydunayım gebermişse kıyında
Sana olan sevdamdandır bilesin...
Etiketler:
acıya gülmek,
Seyduna,
seyduna türküleri
25 Aralık 2012 Salı
Gel Gör Beni Aşk Neyledi - Yunus Emre - Ahmet Şafak - Bestelenmiş Şiirler
Yunus Emre - Gel Gör Beni
Gel Gör Beni Aşk Neyledi
Gönlüm düştü bu sevdaya
Gel gör beni aşk neyledi
Başımı verdim kavgaya
Gel gör beni aşk neyledi
Ben ağlarım yana yana
Aşk boyadı beni kana
Ne akilem ne divane
Gel gör beni aşk neyledi
Aşkın beni mest eyledi
Aldı gönlüm hasta eyledi
Öldürmeye kast eyledi
Gel gör beni aşk neyledi
Gah eserim yeller gibi
Gah tozarım yollar gibi
Gah akarım seller gibi
Gel gör beni aşk neyledi
Akan sulayın çağlarım
Dertli yüreğim dağlarım
Yarim anuben ağlarım
Gel gör beni aşk neyledi
Benzim sarı gözlerim yaş
Bağrım pare cigerim taş
Halden bilen dertli gardaş
Gel gör beni aşk neyledi
Ya elim al kaldır beni
Ya vaslına erdir beni
Çok ağladım güldür beni
Gel gör beni aşk neyledi
Ben yunusu biçareyim
Baştan ayağa yareyim
Aşk elinden avareyim
Gel gör beni aşk neyledi
Ben beni bıraktığım zaman,
Sen beni bırakma ya Rab...
Etiketler:
Ahmet Şafak,
Aşk,
Bestelenmiş Şiirler,
Edebi,
Gel Gör Beni,
Halk Şiiri,
İlahi,
Manevi,
Tasavvuf,
Yunus Emre
İbrahim Sadri - Bir Adın Kalmalı Geriye - Sesli Şiir Dinle
Bir Adın Kalmalı Geriye
İbrahim Sadri'nin Sesinden
Şiirin Sözleri:
Bir Adın Kalmalı
Bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
sen say ki
ben hiç ağlamadım
hiç ateşe tutmadım yüreğimi
geceleri, koynuma almadım ihaneti
ve say ki
bütün şiirler gözlerini
bütün şarkılar saçlarını söylemedi
hele nihavent
hele buselik hiç geçmedi fikrimden
ve hiç gitmedi
bir topak kan gibi adın
içimin nehirlerinden
evet yangın
evet salaş yalvarmanın korkusunda talan
evet kaybetmenin o zehirli buğusu
evet nisyan
evet kahrolmuş sayfaların arasında adın
sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı
bu sevda biraz nadan
biraz da hıçkırık tadı
pencere önü menekşelerinde her akşam
dağlar sonra oynadı yerinden
ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca
sen say ki
yerin dibine geçti
geçmeyesi sevdam
ve ben seni sevdiğim zaman
bu şehre yağmurlar yağdı
yani ben seni sevdiğim zaman
ayrılık kurşun kadar ağır
gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın
yine de bir adın kalmalı geriye
bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
aynaların ardında sır
yalnızlığın peşinde kuvvet
evet nihayet
bir adın kalmalı geriye
bir de o kahreden gurbet
beni affet
Kaybetmek için erken, sevmek için çok geç
Etiketler:
Ahmet Hamdi Tanpınar,
Aşk,
Ayrılık,
Efkar,
Gurbet,
İbrahim Sadri,
Sesli Şiir Dinle
Bir Şuh-i Sitemkar - Erkan Oğur - Elazığ Türküsü - Bestelenmiş Şiirler
Bir Şuh-i Sitemkar - Erkan Oğur
Elazığ Türküsü
Bir şuh-i sitemkâr
Bir şuh-i sitemkâr yine saldı beni derde
Koydu nitekim başımı bin türlü kederde
Ağlar gezerim her gece, her vakt-i seherde
Sevdim seveli terk edemem hayr ile şerde
Bir misl-i melek, zat-ı peri hüsn-ü beşerde
Canlanıp yâdıma geldikçe o şen hatıralar
Seni ruhum, seni gönlüm, seni sinemde arar
Gül bülbüle aşık mı nedir, zârını bekler
Pervane dahi yanmak için nârını bekler
Sevdalı gönül göz yorarak yarını bekler
Sevdim seveli terk edemem hayr ile şerde
Bir misl-i melek, zat-ı peri hüsn-ü beşerde
Elazığ Türküsü
---------------------------------seslisiirvakti------------------------------------
“Aşk odu evvel düşer ma’şuka, ândan âşıka,
Şem’i gör kim, yanmadan yandırmadı pervâneyi”
Etiketler:
Aşk,
Bestelenmiş Şiirler,
Bir Şuhi Sitemkar,
Elazığ Türküsü,
Erkan Oğur,
Fuzuli,
Halk Şiiri,
Pervane,
Türkü
16 Aralık 2012 Pazar
RUHİ SU YÜZ KARİKATÜR SERGİSİ
Ruhi Su, doğumunun 100’üncü yılı nedeniyle düzenlenen ‘Ruhi Su 100 Etkinlikleri" ile anılmaya devam ediyor.
TMMOB ile Homur Mizah ve Karikatür Grubu’nun birlikte düzenlediği -...ve 76 çizerin katılımıyla gerçekleşen- “Ruhi Su Yüz Karikatür Sergisi”, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Yıldız Sarayı Dış Karakol Binası’nda açıldı. (16 Aralık 2012 Pazar)
14 Aralık 2012 Cuma
10 Aralık 2012 Pazartesi
İstiklal Marşı
İstiklal Marşının Kabulü: 12 Mart 1921
İstiklal Marşının Hikayesi
İstiklal Marşı - Resimli
İstiklal Marşı İncelemesi
Mehmet Akif Ersoy - İstiklal Marşı - Serdar Tuncer'in Sesinden Sesli Şiir
Etiketler:
İstiklal Marşı,
mehmet akif ersoy
8 Aralık 2012 Cumartesi
İskender Pala - Hariçten Gazel - Fuzuli Su kasidesi - Divan Edebiyatı
İskender Pala - Hariçten Gazel
Divan Edebiyatı Sohbeti
Fuzuli - Su Kasidesi İncelemesi
Su Kasidesi
Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdan
su saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su fayda
vermez.)
Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa
gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gök
kubbeyi kaplamıştır, bilemem..)
Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su
(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden
benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim
akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana
getirir.)
Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su
(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim
yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen
kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.)
Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ile
mahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine
su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)
Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna
Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi,
gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar
uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki
tüylere benzetemez. )
Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su
(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerim
ıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek
dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.)
Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su
(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan
bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su
vermek hayırlı bir iştir.)
İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su
(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste
ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır,
söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.)
Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su
(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su
içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum,
sofular da kevser istiyorlar.)
Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su
(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin
bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş
salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.)
Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden
kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere
bırakamam.)
Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su
(Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem,
öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla
sevgiliye su sunun.)
Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su
(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık
ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi
(yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından)
kurtarabilir.)
İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su
(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül
efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek
istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül
dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını
değiştirmesi gerekir.)
Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su
(Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâli
ile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça
göstermiştir.)
Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su
(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz.
Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su
serpmiştir.)
Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın
Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su
(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını
tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su
meydana çıkarmıştır.)
Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su
(Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz
bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o
mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce
mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)
Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ
Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su
(Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir
mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse
hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.)
Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su
(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-
ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su,
düşmanına) elbette yılan zehrine döner.)
Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz
El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su
(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan)
yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su
damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.)
Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su
(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan
taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)
Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su
(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık
salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da
olsa o eşikten dönmez.)
Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ
Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su
(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek
için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının
zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine)
derman bilirler.)
Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su
(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı!
Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp
dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)
Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da
Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su
(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin
çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.)
Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su
(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa,
güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel
su iner.)
Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma
Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su
(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış,
(ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden
ümitliyim.)
Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri
Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su
(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde)
sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su
(damlası) gibi birer inci olmuştur.)
Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su
(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan
düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su
(gözyaşı) döktüğü zaman,)
Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su
(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat
çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını
ummaktayım.)
Fuzuli
-------------------------------------------------------------seslisiirvakti-------------------------------------------------------
Bu Sayfanın Son Sözü Şeyh Galib'den Gelsin
Hutben okunur minber-i iklim-i bekâda,
Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-ı cezâda,
Gülbank-i kudümün çekilir arş-ı Hudâ'da,
Esmâ-i şerifin anılır arz ü semâda.
Sen Ahmed ü Mahmud u Muhammed'sin efendim,
Hak'dan bize sultân-ı müeyyedsin efendim.
Müseddes Na'tı Şerif-i Nebevî - Şeyh Galip
Etiketler:
Divan Edebiyatı,
Divan Sohbeti,
Divan Şiiri,
edebiyat,
Edebiyat Sohbeti,
Fuzuli,
Hz. Muhammed,
İskender Pala,
NaaT,
Su Kasidesi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)